Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Oslo gibi yeniden görüşmeler yapılabileceğini, İmralı ile de görüşülebileceğini açıkladı.
Başbakan, görüşmelerin “silahların susması” için değil, “bırakılması” için yapılması gerektiğini de vurguladı. Silahların susmasının çözüm olmadığını da belirtti. “Terör örgütü silah bırakacaksa biz de operasyonları minimize ederiz” açıklaması da yaptı.
Politika değişikliği mi?
Başbakan Erdoğan, Oslo sürecinin kesilmesi, terörün yeniden tırmanması üzerine, PKK ve İmralı’yla görüşmenin söz konusu olmayacağını, “terörle mücadele, siyasi uzantılarıyla müzakere” politikası izleneceğini duyurmuştu.
Erdoğan, siyasi uzantı derken BDP’yi kastettiğini de açıkladı. BDP’yle görüşülebileceğini, bazı bakanlarının da görüştüğünü duyurdu.
Ancak BDP’nin PKK’dan bağımsız bir varlık gösteremediğini, terörle arasına mesafe koyamadığını, görüşmek için önce bu konumdan uzaklaşması gerektiği mesajları verdi.
BDP ise, hükümetle görüşmeye hazır olduğunu her fırsatta duyurdu.
Karşılıklı olarak bu açıklamalar devam ederken, Suriye olayları patlak verdi. Paralel bir şekilde de PKK, kanlı terör eylemlerini hızlandırdı. Günde 7-10 şehit cenazesi gelmeye, büyük operasyonlar sonucu etkisiz kılınan terörist sayıları da yüzlerle ifade edilmeye başladı.
Bu arada BDP milletvekilleri, PKK’lılarla, “yolda karşılaşıp” kucaklaştılar.
Bu görüntüden sonra Başbakan Erdoğan, BDP’yi artık muhatap almayacağını, dokunulmazlıklar konusunda yargı üzerine düşeni yaptıktan sonra Meclis’in de yapacağını duyurdu.
Başbakan, PKK ile kucaklaşan BDP ile görüşülemeyeceğini tekrarladı.
Sonuç olarak, Başbakan Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Öcalan’la görüşülebileceği ve Oslo türü müzakereye dönülebileceğini açıkladılar.
Bu durumda akla şu sorular geliyor:
Habur, Oslo ve tırmanan terörden sonra terör örgütüyle görüşülmeyeceğini açıklayan Ankara, neden politika değiştirdi?
İmralı’da Öcalan’dan yeni bir mesaj mı geldi? Oslo’yu organize eden hakem devlet eliyle yeni bir öneri mi getirildi?
Ankara neden doğrudan Abdullah Öcalan’la görüşmeye ve Oslo’yu yeniden başlatmaya “yeşil ışık” yakan açıklamalar yapmaya başladı?
CHP’nin desteği var mı?
MHP’nin, Oslo görüşmelerine ve Öcalan’ı muhatap almaya yönelik tepkisi biliniyor. Bu nedenle Oslo türü bir süreç ve İmralı ile müzakereye oturma konusunda MHP’den hükümete destek gelmesi imkansız.
Ancak CHP, Öcalan’la görüşmeye karşı değil. Oslo sürecine de itirazı yok. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, silah bırakılacaksa PKK’yla görüşülebileceğini açıkladı.
Kılıçdaroğlu, bu arada önemli bir yaklaşım daha gösterdi. Görüşmelerden önce veya sonra kendilerinin bilgilendirilmesinin yararlı olacağını belirtti. Oslo türü görüşmeler yapılacaksa bunun bilgileri dahilinde olmasını önerdi.
Acaba Başbakan, “Öcalan’la görüşülebilir, Oslo yine olabilir” derken, bu kez Kılıçdaroğlu’nun desteğini mi aldı? Hükümet, CHP desteğiyle yeni bir süreç mi başlatıyor?
Ankara, iktidar ve ana muhalefet olarak, “ortak akıl”la yeni bir yol haritası mı belirledi?
Ne oldu da yeniden Öcalan’la ve PKK ile görüşme öne çıktı?
Hangi PKK?
Genelkurmay’a dayandırılan haberlere göre, PKK’da ayrışma dikkat çekici boyuta gelmiş. Beşar Esad, PKK’yı ikiye bölmüş. Bir kısmı Suriyeli Behoz Erdal’ın yönetimindeki PKK, diğeri ise Karayılan’ın yönetimindeki Türkiye PKK’sı...
Bu yöndeki haberlere bakılırsa Türkiye’de terörü tırmandıran, Suriyeli Behoz Erdal’ın (Fehman Hüseyin) liderliğindeki PKK.
Abdullah Öcalan’ın da, kardeşi Mehmet Öcalan’a, son eylemleri onaylamadığını söylediği basına yansıtıldığına göre bu durumda, “terörü tırmandıran Öcalan veya Karayılan’ın yönettiği Türkiyeli PKK değil, Fehman Hüseyin’in Beşar Esad’dan aldığı talimatla yönettiği Suriyeli PKK” sonucu çıkıyor ki; bu da Ankara, hangi PKK’yla görüşerek silah bıraktıracak sorusunu akla getiriyor.
Bir tarafta silah bırakmaya hazır Öcalan-Karayılan yönetiminde “iyi bir PKK”, diğer tarafta Suriyeli Behoz Erdal yönetiminde “kötü bir PKK” mı var?