Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, BDP milletvekillerinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le görüşmeleri sonrasında Oslo türü bir sürecin başlayabileceği yönündeki yorumların ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Gerekirse talimat veririm, İmralı ile MİT yine görüşür” şeklindeki özetlenebilecek sözlerinin bir çözüm üretmeyeceğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, gündemdeki konulara ilişkin sorularımı yanıtlarken, Öcalan’la görüşmenin sorunu çözmeyeceğini, iktidara, yerel seçimlerin öne alınması konusunda bir tarih önerisi yapmayacaklarını ve yeni anayasada vatandaşlık tanımıyla ilgili önerilerinden de vazgeçmeyeceklerini vurguladı.
Kılıçdaroğlu’na yönelttiğim sorular ve yanıtları şöyle:
Terör ve Kürt sorunu konusunda yeni bir beklenti oluştu. Bazı BDP milletvekillerinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le görüşmeleri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın gerekirse İmralı ile görüşülmesi için MİT’e talimat verebileceğini açıklaması, Oslo benzeri bir sürece girilebileceği yorumlarına yol açtı. Siz ne düşünüyorsunuz?
Ben, bu yorumlara katılmıyorum. Öcalan’la sorun çözülmez. Denenmiş yolları bir daha denemenin anlamı yok. Öcalan’la çok kez görüşüldü. Bir çözüm çıkmadı. Öcalan kendisiyle ilgili. Süreci kendi koşullarının iyileştirilmesine, ev hapsine, serbest bırakılmasına bağlamaya çalışıyor. Bu nedenle bir sonuç çıkmaz.

‘Cumhurbaşkanlığı hesabı’
BDP de yine İmralı’yı adres gösteriyor, Öcalan’sız bir çözüm olmayacağını vurguluyor, Kandil’den de benzeri açıklamalar geliyor. Başbakan Erdoğan da ihtiyaç duyulursa görüşülebileceğini söylüyor. Oslo deneyiminden sonra bu kez İmralı ve Barzani üzerinden bir yöntem geliştiriyor yorumlarına ne diyorsunuz?
Benim gördüğüm, Başbakan Erdoğan, bu sorunun çözümüne kilitlenmiş değil. Başbakan, nasıl cumhurbaşkanı olurum, diye düşünüyor. Bütün hesabı bu. Bu nedenle de kendisinin cumhurbaşkanı seçilmesine yardımcı olur diye bir ateşkes istiyor. Yoksa sorunun çözümüyle ilgili değil. Bütün hesaplarını kişisel kariyerini düşünerek yapıyor. Ben cumhurbaşkanı olayım da ülke isterse batarsa batsın havasında.
Sizin öneriniz nedir?
Bizim önerimiz gayet açık. TBMM’de dört parti bir araya gelmeli ve bu sorunun çözümü için toplumsal uzlaşma sağlanmalı. Öcalan’la, Kandil’le görüşerek bu sorun çözülmez. Önce bir toplumsal uzlaşma sağlanması gerekir. Bunun da öncelikli yolu dört partinin bir araya gelmesi, tartışması, önerilerini ortaya koymasıdır. Doğrudan vatandaş muhatap alınır, toplumsal uzlaşma oluşturulur ve onun üzerine çözüm üretilir.

‘Toplumsal uzlaşma şart’
Bu öneriniz MHP tarafından kabul görmedi. Başbakan Erdoğan da o zaman iktidar ve ana muhalefet olarak iki parti ortak çalışalım önerisinde bulundu. Bunu da siz uygun görmediniz?
Bu sorun, iki partiyle çözülmez. Her zaman vurguladığım gibi toplumsal uzlaşma gerekir. Toplumun her kesiminin kavranması gerekir, bu nedenle dört partinin bir araya gelmesini öneriyoruz.

Haberin Devamı

‘Vatandaşlık tanımımız yerinde’
Yeni anayasa çalışmalarında vatandaşlık tanımı üzerinde partiler bir uzlaşma sağlayamadı. CHP’nin önerisinde değişiklik söz konusu olur mu?
Hayır, olmaz. Biz önerimizi getirdik. Eşit vatandaşlık esasına göre bir öneri hazırladık. ‘Türk vatandaşlığı herkesin eşitlik temelinde Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olması anlamına gelir’ dedik. Bu öneride, çağdaş demokratik tüm unsurlar var. Eşit vatandaşlık ve bir arada yaşama isteğini, iradesini esas alan bir tanımdır. Türk vatandaşlığı dememiz de gayet normaldir, doğaldır. Bu ülkenin adı Türkiye.

Haberin Devamı

‘Seçim tarihi önermeyeceğiz’
Yerel seçimlerin öne alınmasına ilişkin yasayı Cumhurbaşkanı Gül Meclis’e geri gönderdi. İktidar partisi de yeniden size geldi. CHP, yerel yönetim yasasını koşul olarak öne sürdü. CHP, yeni bir erken seçim tarihi önerecek mi?
Hayır, yeni bir tarih önermeyeceğiz. Tarih de önermeyeceğiz, iktidarın önerisine de destek olmayacağız. Çünkü Başbakan Erdoğan, yine cumhurbaşkanı hesabıyla yerel seçimleri öne almaya ve bunun için Anayasa’yı değiştirmeye çalışıyor.
Siz de 3 Kasım tarihini önermiştiniz?
Evet ama o zaman yerel yönetim yasası meydanda yoktu. Şimdi bu yasayı getirdiler. Koşullar değişti. Bu iki konuyu birbirinden ayırmak lazım. Bu itibarla biz, yerel seçimlerin öne alınması konusunda iktidara destek olmayacağız.
Yerel yönetim yasasını birlikte getirirlerse tavrınız değişir mi?
Hayır, değişmez. Ayrı ele almak lazım. Yerel yönetim yasasıyla 1000 belediye kapatılıyor. Neye göre kapatılıyor? İktidar partisinin hesabına göre, siyasi çıkarına göre. Biz, CHP olarak kapatılacak beldelerde referandum gibi oylamalar yaptırdık. Beldeler, yüzde 90 oranında, ‘Belediyelerimizi kapatmayın’ diyor. Keza, Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartı da (ki Türkiye de kabul etmiştir) bu hallerde referandum yapılmasını söylüyor.
Seçim bölgelerinin değiştirilmesi de söz konusu. İstanbul’da Sarıyer ve Şişli için tartışmalar yaşanıyor. Ne tür saptamalarınız var?
Seçim bölgelerini kendilerine göre değiştiriyorlar, belediye alanlarıyla oynuyorlar. Bu çok yanlıştır. Bir de çok tehlikeli bir iş yapıyorlar. Örneğin Hatay-İskenderun’da. Belediye binasına 50 metre uzaklıktaki bir mahalleyi 20 kilometre uzaklıktaki bir belediyeye bağlıyorlar. Bunu da mezhepçilik için yapıyorlar. Tekrar uyarıyorum, bu çok tehlikeli bir yaklaşımdır.