CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, miting konuşmalarında meydanı coşturmak için sık sık soru-cevap yöntemini kullanır. Meydanlarda coşkuyu böyle artırır.
Kılıçdaroğlu, dünkü kurultay konuşmasında bu kez değişik bir yöntem kullandı. Soru-cevap yerine, delegelere ve partililere bir çeşit ant içirdi. Önce kendi söyledi:
- Yurtta barış! Salon tekrarladı: - Yurtta barış!
- Dünyada barış!” Salon tekrarladı: - Dünyada barış!
- Savaşa hayır! Salon tekrarladı: - Savaşa hayır!
Hükümetin Suriye politikasını sık sık eleştiren Kılıçdaroğlu, kurultayda, “Bu savaş, bizim savaşımız değil” mesajı verirken, Suriye ile “savaşa hayır” sloganını ilk kez kullandı ve kurultay salonuna tekrar ettirerek, daha gür biçimde seslendirdi.
Aydınlara: Cesur olun
Kılıçdaroğlu’nun güncel konularla ilgili olarak Suriye dışında değindiği ikinci bir konu baskıcı yönetim tartışmalarıydı.
CHP lideri, hükümeti baskıcı olarak nitelerken, aydınlara da “cesur olun” çağrısı yapması dikkat çekti. “Eğer göğsünde yürek yoksa ben ona aydın demem” diyerek seslenen Kılıçdaroğlu, “Hapse girmeyi göze alıp gerçekleri yazamıyorsanız, kaleminizi bir yana bırakın” diyerek yüklendi.
Cenaze ortada
Kılıçdaroğlu, Kürt sorununa değinirken, “Cenaze ortada duruyor, kimse kaldırmaya cesaret edemiyor” yorumunu yaptı. Şehit ve gazi ailelerine, “Yetki verin halkın iktidarını kuralım, ülkemizi anaların ağlamayacağı bir cennete dönüştürelim, barışı getirelim” diye seslendi.
Değişim vurgusu
CHP kurultayına damgasını vuran kavram, “değişim”di. Kılıçdaroğlu, “Sosyal demokrasinin temelinde değişim, değişim, değişim vardır” diyerek, çok güçlü bir vurgu yaptı.
ABD Başkanı Barack Obama’nın seçim kampanyasındaki, “değişim” sloganını anımsatır şekilde sık sık “değişim” mesajı veren Kılıçdaroğlu, “Değişimden ne anlıyoruz” sorusunu kendi sordu ve yanıtladı:
“Çağdaş uygarlık düzeyini yakalamak ve onu aşma güdüsüdür.”
CHP liderinin ikinci sorusu da, “Değişimden herkes memnun olur mu” sorusuydu, yanıtı da şöyle oldu:
- Sistemden beslenenler, değişimden memnun olmazlar.
Değişimin çağdaş uygarlığa doğru ilerlemeyi ifade ettiğini, geri gidişin ise değişim sayılamayacağını vurguladı.
Kılıçdaroğlu, genel hedef ve genel yöntem olarak değişimden söz etti. CHP açısından bu kavramın içini dolduracak somut yeni politikalar açıklamadı.
Ceketi çıkarınca
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ilk bölümü akademik bir konuşma niteliğindeydi. Bu bölümde sosyal demokrasiyi anlatırken, salondan fazla coşkulu alkışlar çıkmadı.
Ancak izin isteyip ceketini çıkardıktan sonra Suriye konusuna girince ve hükümete, “Korkmayın, dik durun, burası Mustafa Kemal’in ülkesi” diye seslendiği andan itibaren salon coşkuyla karşılık vermeye başladı.
Aynı coşku, aydınlara “cesur olun” çağrısı yaptığında da vardı.
Akademik konuşma
Kılıçdaroğlu’nun sosyal demokrasiyi anlattığı bölüme akademik bir dil hakimdi. Konuşmasının ilk bölümünde CHP’nin Sencer Ayata başkanlığındaki, “Bilim Kurulu”nun etkisi görülüyordu.
Kılıçdaroğlu, sosyal demokrasinin evrensel değerlerine göndermeler yaptı. Üç temel özelliğinin ilerleme, insan ve değişim olduğunu vurguladı. Sosyal demokratların ilerlemeci ve devrimci olduklarını belirtti. İnsan merkezli ve katılımcı yönüne dikkat çekti.
“Zamanın ruhu”nu doğru okumak gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, Batı’daki akademik çalışmalarda da değinildiği gibi, “bilgi toplumu” ve “bilgi ekonomisi” kavramlarını açtı. Artık sanayi toplumunun da geride kaldığını, bilgi toplumuna geçildiğini ve bilgi ekonomisinin üretimi artırdığını, politikaları da bu saptamalara göre belirlemek gerektiği üzerinde durdu. Bilgi toplumuna endeksli olarak sosyal piyasa ekonomisini yürütecek politikalar geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Dört eğilim yok
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında, bir süredir tartışılmasına karşın “dört eğilim” mesajı yoktu. Aksine CHP lideri, sosyal demokrasiyi esas alan ve CHP’yi evrensel sosyal demokrasi değerleriyle tarif eden bir konuşma yaptı. Daha önce örnekleri görüldüğü halde bu kez muhafazakâr-dindar kesimin desteğini almaya yönelik bir mesaj yoktu.
Köklerimizden kopmadık
Kökleriyle onur duyduklarını vurgulayan CHP lideri, Atatürk’e atıflar yaparak, CHP’nin anti-emperyalist ve devrimci bir parti olduğunun altını çizdi. Kuva-i Milliye ruhuna göndermelerde bulundu.
“Bütün yurttaşlarımız şunu bilsin ki, CHP, tam bağımsızlıkçı ve anti-emperyalist duruşundan ne geçmişte ne bugün ne gelecekte bir milimetrelik sapma bile yapmayacaktır” taahhüdünde bulunarak, “sapma”, “eksen kayması” eleştirilerine yanıt verdi.