Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Ergenekon davasında ikinci gün yargıçların ve sanık avukatlarının sorularını yanıtladı. Özkök’ün iki gün süren açıklamaları komutanlık yaptığı dönemde yaşananlar hem de bazıları sanık olan komutanlar bakımından ortaya bir tablo koyuyor.
“Elimi vicdanıma koydum”
Özkök Paşa’yla ifadesi tamamlandıktan sonra telefonda kısa bir görüşme daha yaptım.
İkinci günün sonunda şu değerlendirmeyi yaptı:
“Ben bildiklerimi söyledim. Elimi vicdanıma koyup konuştum. Bütün sorulara cevap verdim bu anlamda vicdanım rahat. Tabii duygularımı dün (önceki gün) size söylemiştim. Takdir edersiniz ki zor konulardı. Üzüntü ayrı tabii. Üzüntümü ifade etmiştim.“
Özkök Paşa, iki gün boyunca verdiği bilgilerden sonra mahkeme sürecinde neler olabileceği yolundaki soruma da şu karşılığı verdi:
“Ben görevimi yaptım. Bildiklerimi söyledim. Bundan sonra takdir mahkemenin, arkadaşlarımın ve kamuoyunundur.”
Sıkıntılı bir süreç
Hilmi Özkök’ün yaptığı açıklamalar Genelkurmay Başkanlığı yaptığı 2002-2006 sürecinin sıkıntılı bir dönem olduğunu ortaya koydu.
Başlangıçta iktidar değişikliğinden kendisi de dahil komuta kademesinin endişe duyduğunu ifade etti. Bu endişeden hareketle “beyin fırtınası” olarak tanımladığı toplantı yaptıklarını, diğer komutanların görüşlerini dinlediğini, kamuoyuna 3 Aralık 2003’te yapıldığı yansıyan toplantıda, muhtıra sözünün bu toplantıda geçtiğini de belirtti.
Daha önce günlüklerden basına yansıyan, bu toplantıda, hükümetin değişmesi konusunda görüş birliği içinde olan komutanların görüşlerinin hepsine katılmadığı ve hükümete muhtıra vermeye niyeti olmadığını söyleyerek toplantıyı sonlandırdığını da doğrulamış oldu.
Aytaç Yalman’ın konumu
Özkök Paşa, avukatların sorusu üzerine, söz konusu toplantıda muhtıra görüşünün “bir hareket tarzı” olarak dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman tarafından ifade edildiğini açıkladı.
Özkök Paşa, muhtıra görüşünün Aytaç Yalman’a ait olduğunu söylerken bir taraftan da bunun bir “teklif” olmadığını, alternatif hareket tarzı olarak dillendirildiğini de ekledi. Böylece Yalman Paşa’nın muhtıra görüşünün bir “beyin fırtınası toplantısı”nda dile getirilmiş görüşten ibaret olduğu mesajı verirken hukuki açıdan suçlayıcı bir dil kullanmamaya özen gösterdi.
Çetin Doğan ve Balyoz
Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Mart 2003’te 1. Ordu’da yapılan ve Balyoz davasının esasını oluşturan Plan Semineri konusunda ilk kez yeni bir bilgi verdi.
Özkök, bu konuyla ilgili olarak daha önce gazetecilerin yönelttiği sorulara, konunun muhatabının dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman olduğu yanıtı veriyordu. 1. Ordu’nun Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı olduğunu, ordu komutanıyla Genelkurmay Başkanı arasında bir kademe daha bulunduğunu belirtiyordu. Özkök Paşa, dün ilk kez söz konusu plan seminerinde amaç dışına çıkıldığını, bu konuyu Kara Kuvvetleri Komutanı’na (Aytaç Yalman’a) incelettiğini ve uyardığını açıkladı. Böylece dönemin Genelkurmay Başkanı olarak söz konusu plan seminerinde normalin dışına çıkıldığını ifade etmiş oldu.
Özkök’ün bu ifadesi söz konusu davadan tutuklu yargılanan ve plan seminerini gerçekleştiren dönemin 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan açısından sıkıntı yaratabilir.
İlker Başbuğ’a güven
Özkök Paşa’nın tutuklu yargılanan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’la ilgili sözleri ise kendisine güvenini ifade eden olumlu sözlerdi.
Özkök, bir soru üzerine İlker Başbuğ’la aralarında hükümet konusunda bir görüş ayrılığı olmadığını söyledi. Başbuğ’un ikinci başkanlığı döneminde bilgisinden çok istifade ettiğini belirtti. İlker Paşa’nın doğru bilgiler toplayan düzgün bir komutan olduğunu vurguladı. Böylece mahkeme huzurunda İlker Paşa’ya olan güvenini dile getirmiş oldu.
Özkök ve Yalman’ın tanıklığı
Özkök Paşa’nın Ergenekon davasında yaptığı açıklamalardan sonra Balyoz davasında da tanıklığına başvurulabilir. Balyoz davasının sanığı olan komutanlar Hilmi Özkök’ün tanık olarak dinlenmesini talep etmişler ancak mahkeme böyle bir karar almamıştı. Ancak Özkök’ün dün Balyoz davasının konusu olan 1. Ordu Semineri’nde amaç dışına çıkıldığını, konuyu incelettiğini ve uyardığını söylemesi bu davada da tanıklığına başvurulması sonucunu doğurabilir.
Keza Özkök’ün açıklamaları nedeniyle, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın da hem Ergenekon hem Balyoz davalarında tanıklığına başvurulmasına yol açabilir.