İnşaat iskeleleri ve perdeleri arasında eski Bayındırlık Bakanlığı binasının giriş kapısını zor bulduk.
İnşaatın içinden geçip kırmızı halılı merdivenleri takip ederek girdiğim makam odasında Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a ulaşınca, “Sayın Bakan” dedim:
* Herhalde inşaat içinde oturmayınca rahat çalışamıyorsunuz? Makam odanız inşaatın içinde...
Gülerek, “ne yapayım?” dedi:
* 11 yaşından beri inşaatın içinde yaşıyorum. Benim hayat tarzım oldu artık. Geldim buraya bir baktım ki, bakanlık binası dökülüyor. Hemen kolları sıvadık, ‘önce bakanlık binasını yenileyelim’ dedik. Vatandaşa örnek olmak istedik.
Sırtında harç kovası
“11 yaşında ne yapıyordunuz inşaatta” diye sordum:
* Ne yapacağım! Amelelik yapıyordum hem bugünkü gibi de değil. O zaman inşaatlarda asansör yoktu. Sırtımızda küçük kovalar, büyük zeytinyağı tenekeleriyle birinci kattan dokuzuncu kata harç taşıyorduk. İnşaata 11 yaşında amele olarak başladım, yine inşaatın içinde devam ediyorum. Ellerim amele elidir hâlâ nasırlıdır.
‘Babamı erken kaybettim’
“Neden çocuk işçilik” diye ekledim:
* Babam çok erken ölmüş. Ben doğmuşum 1949’da o aynı senenin sonunda ben 1 yaşına basmadan ölmüş. 26 yaşında Mülkiye’de talebeymiş, hastalanmış ölmüş. Tabii öyle olunca ben de çocuk yaşta başladım çalışmaya.
Amelelikten bakanlığa
* Amelelikten bakanlığa nasıl bir yolculuk oldu?
* Trabzon’da çocuk amele olarak başladım. Bir yandan da okula gittim. Akşam okullarına. İstanbul’a liseyi bitirince geldim. Yine inşaatlarda ameleliğe devam ettim. Yıldız Teknik Üniversitesi’ni kazandım. Hem inşaatlarda çalıştım hem mühendislik okudum. Sıvacılık yaptım, duvarcılık yaptım. İnşaat işinin her yönünü öğrendim. Üçüncü sınıfa gelince de arkadaşlarla bir firma kurup, ‘kendim inşaat yapayım’ dedim. Yani müteahhitliğe soyundum. İyi de işler yaptık. 1973’ten 1994’e kadar inşaat yaptım İstanbul’da. 3 bin civarında konut yapmışızdır. Sonra KİPTAŞ’ı kurduk. 4,5 sene onun genel müdürlüğünü yaptım. Sonra 2002 Kasım’ında Tayyip Erdoğan seçimi kazandı, beni de aralık ayında TOKİ’ye davet etti. 2011 seçimlerine kadar da 8,5 yıl TOKİ’de hizmet ettim, şimdi de aynı konuda bakan olarak hizmet ediyorum. Alıştım Ankara’ya, 10 yıl oldu.
‘Hayat beni savaşçı yaptı’
Bayraktar, tipik Karadenizli; dobra bir tarafı var. “Takdir milletimizindir” diye devam etti:
* Çocuk yaştan beri çalışıyorum, takdir milletindir. Ben, öyle çok da zeki bulmam kendimi ama çalışıp okudum, mühendis oldum, master da yaptım, ABD’de mesleki eğitim de aldım. Şimdi milletime hizmet ediyorum. Ben, girişken de biri değildim, çekingendim aslında. Ama hayat beni mücadeleci yaptı. Hayatın içinde pişince dirayetli oluyor insan, tuttuğunu koparmak zorunda olduğunu görüyor. Bu hayat mücadelesi beni iyi bir savaşçı yaptı.
‘Hal gelince başa’
Bayraktar, deprem ve diğer afet risklerine karşı geliştirilen kentsel dönüşüm projesi içinde bina yıkımlarına bugün Bursa’dan başlıyor.
“Yıkım denilince vatandaşın kulağına hoş gelmiyor ama” diye konuya girdi, Çevre ve Şehircilik Bakanı:
* Bizde bir laf vardır: “Hal gelince başa, mal kurban olur başa” derler. Bu, tam da bizim projeyi anlatıyor. Deprem ve diğer riskler karşısında zayıf bina demek, can pazarı demektir. Önce can gelir. Bu söz de bunu anlatıyor. Bu nedenle depreme dayanaksız binaları yıkmak zorundayız. Yerine yenilerini yapmak zorundayız. Yarın Bursa’da ilk yıkımı yapıyoruz. Ben, oradan başlatacağım. Eşrefliler Kız Yetiştirme Yurdu’nun yıkımına başlayacağız. Start verilmiş olacak. Bunu yaparken bütün meselemiz, vatandaşımızı mağdur etmemek. Bu anlayışla ilk kazmayı vuracağız.
İstanbul’la birlikte tüm Türkiye
* Sonra İstanbul’da mı başlayacaksınız yıkıma?
* Başbakanımız başlatacak İstanbul’da. Ama sadece İstanbul’da değil aynı zamanda tüm Türkiye’de belki 20 ilde 600-700 yerde birden başlayacak yıkımlar ve yeniden yapmalar. İstanbul’da 39 ilçede harıl harıl risk haritaları çıkarılıyor. Önce risk durumu ağır olanlardan başlayacak. İstanbul’da Esenler, Zeytinburnu, Üsküdar, Kadıköy, Eyüp, Fatih, Avcılar, bütün bu yerler öncelikli olacak. Ayrıca İzmir de öncelikli yerler arasında. Orada da hemen başlayacağız.
‘Tarihi doku çıkacak ortaya’
Bayraktar, özellikle İstanbul’da yıkma ve yeniden yapma süreci içinde tarihi dokunun ortaya çıkarılacağını ve yeniden yapım aşamasında bu yerlerin korunacağını da belirtti:
n Şimdi tarihi İstanbul’u da ortaya çıkaracağız. Etrafındaki gecekondu binalar temizlenince tarihi doku da ortaya çıkacak ve oraları koruma altına alacağız. Tarihi Avrupa kentlerinde olduğu gibi.
‘6,5 milyon bina yenilenecek’
* Türkiye çapında kaç binanın riskli olduğu belli mi?
* Evet, büyük bir çalışma yürüttük. 20 milyon binamız var. Ve bunun 6,5 milyonu diri fay hatları üzerinde, yani riskli bölgede. Sadece deprem olarak da değil, sel, toprak kayması, çığ, yangın gibi riskleri de değerlendiriyoruz. Bu proje, 20 yıllık bir projedir. 20 yıl içinde bu 6,5 milyon binayı yıkıp yeniden yapmayı planlıyoruz. Tabii yeniden yapım derken yıkılan binanın yeniden yapılması değil, yeni bir kentsel dönüşüm projesi olarak yapacağız. Bitişik evler yerine bahçeli evler modelini esas alacağız. Araları yeşil alanlarla, parklarla dolacak. Çocuklar yeşil görecek, park görecek. Bu kentsel plan, yaşam kalitesini yükseltecek. Yerleşim yerleri eğitime, sağlığa ulaşmada kolaylık sağlayacak, ona göre planlanacak.
Kira yardımı ve kredi
* Bu proje için kaynak nasıl bulunacak, vatandaşın mağduriyeti nasıl giderilecek?
* En büyük kaynağı 2B projesinden bekliyoruz. Elde edilecek gelirin yüzde 90’ı bize verilecek. Ayrıca bu iş, gönüllülük esasına dayanıyor. Binamızı yıkıp yapacağız, kararı verenlere destek olacağız. Evleri yapılıncaya kadar kirada oturmak isteyenlere kira yardımı yapacağız, ev almak isteyenlere bankalardan kredi sağlayacağız. Yani vatandaş mağdur olmayacak, kesinlikle.
‘Gecekondu sorununu bitireceğiz’
Bayraktar, bu projenin ayrıca Türkiye’de gecekondu sorununu bitirmeyi de hedeflediğini şöyle aktardı:
* Biz İspanya, Yunanistan, Güney Kore ile karşılaştırılan bir ülkeyiz. İspanya milli gelirini artırdı, gecekondu sorununu çözdü. Güney Kore keza öyle. Şimdi biz de çözeceğiz. TOKİ ile birlikte önemli mesafe aldık. Örneğin Tayland, Endonezya çok kötü. Meksika, Brezilya, Mısır gibi ülkeler de bizimle kıyaslanır. Brezilya, Meksika bizden büyük ekonomiler ama bu üç ülkede gecekondu sorunu bizden çok daha kötüdür. Biz, şimdi bu sorunu da çözeceğiz.
‘Milli mesele’
Bayraktar, depreme karşı zayıf binaları, gecekondu sorununu, kaliteli kentsel yaşam ortamını bir “milli mesele” olarak görüyor:
* Hedeflediğimiz çağdaş, yaşam kalitesi yüksek kentsel çevre aslında bir milli meseledir. Buna sadece yıkım olarak bakmak kadar yanlış bir şey yoktur. Bu nedenle basının bu konuyu vatandaşa aktarması çok önemli. Bize destek olması çok önemli. Bu meselede basın bize bir yandan destek olurken bir yandan da denetlemeli, eleştirmeli, rantçılarla, fırsatçılarla mücadelemize de katkı sağlamalı.
* Fotoğraflar: Serdar Özsoy