Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Meclis’in açılış gününde yapacağı konuşma merak uyandırıyordu. Cumhurbaşkanı, beklendiği gibi konuşmasının büyük bölümünü yeni anayasa; terör ve Kürt sorununa ayırdı. Bu konularda olduğu gibi ekonomi ve dış politikada da önemli açıklamalar yaptı.
İyi bir konuşma
Cumhurbaşkanı Gül’ün, bulunduğu makama uygun, iyi bir konuşma yaptığını söyleyebiliriz. Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin hemen hemen her sorununu kapsayan, yol gösterici ve özellikle yeni anayasanın dayanması gereken ilkeler; yargı bağımsızlığı, tutukluluk süreleri ve basın özgürlüğü açılarından önem taşıyan bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı’nın konuşması, genel olarak muhalefet partileri tarafından da olumlu bulundu. Özellikle yargı bağımsızlığı, basın özgürlüğü, özgürlükçü, eşit vatandaşlığa dayanan anayasa önerileri, CHP ve MHP sözcüleri tarafından da beğenildi.
Tutuklu milletvekilleri
Cumhurbaşkanı Gül’e, CHP ve MHP’nin yönelttiği temel eleştiri, tutuklu milletvekilleri konusuna konuşmasında yer vermemiş olmasıydı. Gül, tutukluluk sürelerinin uzunluğunu eleştirdi, bu sürenin cezaya dönüştüğüne dikkat çekti. Ancak, görüşünü sorduğumuz CHP ve MHP sözcüleri, Cumhurbaşkanı Gül’ün bu genel eleştirinin yanında, tutuklu milletvekilleri konusunu gündeme getirmesi gerektiğini, bu beklentilerinin boşa çıktığını vurguladılar.
Bu eleştiriyi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da dile getirdi. MHP lideri Devlet Bahçeli ise Gül’ün rutin sayılacak, sıradan bir konuşma yaptığı eleştirisinde bulundu.
Gül’ün anahtar sözcükleri
Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasında yeni anayasa için bir çerçeve çizdi. Bunu yaparken sorunların aşılmasını sağlayacağını düşündüğü iki anahtar kavram üzerinde durdu. Bunlardan biri yeni anayasanın “esnek” olması gerektiği, diğeri ise “her yönüyle eşit vatandaşlık” ilkesine dayanması vurgusuydu.
Bu kavramlar, Gül’ün, Türkiye’nin Kürt sorununu demokrasiyle çözebileceğini vurgulamasıyla birlikte düşünülürse, bu ifadelerin “anahtar” işlevi daha da net görülebilir.
Tartışmaya kapalı ilke
Cumhurbaşkanı, tartışmaya kapalı bir alan da tarif ederek, yeni anayasanın koruması gereken bir ilkeye dikkat çekti. Gül, kapalı alanı şöyle tarif etti: “Tüm milletimize şu mesajı açıkça vermek isterim: Devletin birliği ve bölünmez bütünlüğü, temel siyasi perspektifimiz ve tartışmaya açık olmayan ilkemizdir.”
Gül, bu sınırı çizdikten sonra konuyu teröre bağlayarak, kime mesaj verdiğini de belli etti. Bu cümlenin hemen ardından, “Terörün hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Hiçbir şekilde devletin bütünlüğüne ve milletin varlığına dönük saldırılar, bir hak arayışı olarak sunulamaz. Terör zerre kadar müsamaha gösterilmeyecek, yok edilmesi gereken bir beladır” diyerek, mesajının adresini gösterdi.
Kürt sorununun kaynağı ve çözümü
Cumhurbaşkanı Gül’ün önemli bir mesajı da Kürt sorununun kaynağı ve çözüm yoluna ilişkin ifadesiydi. Gül, Kürt sorununun uzun yılların ihmalinin bir sonucu olan demokratik eksiklikler olduğunu söyledi. Kürt sorununu ortak değerlerimize ve devletimize sahip çıkan bir anlayışla, yine demokrasi içinde çözebileceğimizi ifade etti.
Gül, çarenin ideolojik ve etnik odaklı bir siyasi dil ile çatallaşmaya gitmeden, demokratik gelişim yolunda adımlar atmak olduğunu belirterek de BDP cephesinin dikkatini çekti. Tüm siyasi partilere karşılıklı anlayış, uzlaşma ve itidal tavsiye etti.
Bahçeli’nin özenli tutumu
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, BDP’li milletvekillerinin yemin törenini Genel Kurul salonunda kalarak izlemesi olgun bir tutumdu. Bahçeli, bu tavrıyla, görüşlerini hiç paylaşmasa da milletvekillerine, TBMM’ye ve demokratik mücadeleye duyduğu saygıyı yansıttı.
Demokratik olgunluk
Sonuç olarak, TBMM, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm liderlerin ve partilerin tutumuyla, 24. dönemin birinci yasama yılını demokratik olgunluk içinde açtı. Umarız, bu olgunluk, yeni anayasanın ilk gündem maddesi olacağı anlaşılan yeni yasama yılına ve çalışmalarına da yansır.