BDP’nin talebi üzerine Adalet Bakanı Sadullah Ergin, önceki gün Eşbaşkan Selahattin Demirtaş ve milletvekili Sırrı Süreyya Önder’le cezaevlerindeki açlık grevleriyle ilgili kritik bir görüşme yaptı.
Adalet Bakanı Ergin’in bir süre önce Sincan F Tipi Cezaevi’ni ziyaret ederek açlık grevini sürdüren tutuklu ve hükümlülerle görüşmesinden sonra Demirtaş’ın Ergin’le bir araya gelmesi ikinci önemli adımdı.
Bu görüşmenin içeriği ve alınan kararlarla ilgili olarak Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile dün görüştüm.
Ergin, çok hassas bir süreçten geçildiğini vurgulayarak, kendisini ziyaret gelen BDP’lilerle yaptığı görüşmede açlık grevi ile ilgili olarak sürecin daha da kötüleşmemesi ve bu tür etkiler yaratacak söylem ve eylemlerden uzak durulması konusunda bir anlayış birliğine vardıklarını ifade etti.
Adalet Bakanı Ergin’e yönelttiğim sorular ve verdiği yanıtlar şöyle:
Anlayış birliği olsun
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ve milletvekili Sırrı Süreyya Önder’le görüştünüz. Bu görüşmede cezaevlerinde sürdürülen açlık grevleri ile ilgili atılacak adımlar konusunda bir karar alındı mı?
- Ben, soruna katkı sunabilecek bir tutum alınması gerektiğini düşünüyorum. Bu görüşümü beni ziyarete gelenlere de söyledim. Bu görüşmede, görüşmenin içeriği ile ilgili olarak bilgi vermemek, konuşmamak konusunda bir ilke kararı da alındı. Bunun nedeni tartışmaların körüklenip başka mecralara çekilmesini önlemektir. Bu ilke yaklaşımına, beni ziyaret eden BDP’liler de katıldılar.
Ancak genel bir çerçeve olarak şunu söyleyebilirim; bu görüşmede süreci kötüleştirecek söylem ve eylemlerden uzak durulması hususunda bir anlayış birliğine varıldı. Bu hassas süreci olumsuz etkileyecek, daha kötüye götürecek sıkıntıların aşılmasına katkı sunmayacak beyanların ve birtakım eylemlerin bir yararı olmadığı anlaşılmış durumdadır. Bu itibarla hassasiyet gösterilmesi gerektiği de vurgulandı. Bu anlayış birliği içinde hareket edilecek.
Sayı değişiyor
Bugün itibarıyla cezaevlerinde açlık grevini yürüten tutuklu ve hükümlü sayısı nedir? Sağlık durumları hangi düzeydedir? Açlık grevi nedeniyle yaşamsal risk taşıyan tutuklu ve hükümlüler olduğu ifade ediliyor.
- Sayılar değişiyor. Başlangıçta bu eyleme katılanların sayısı 980’e kadar ulaşmıştı. Bugün itibarıyla ise 680 civarına inmiş durumdadır. Sayı her gün değişebiliyor. Bazen 10 kişi eylemi bırakıyor, 5 kişi katılıyor; bazen tersi olabiliyor. Ancak sağlık görevlileri her gün durumlarını kontrol ediyor.
Anadilde savunma
Açlık grevini yürüten tutuklu ve hükümlülerin anadilde savunma ve anadilde eğitim taleplerini gündemde tuttukları biliniyor. Bakanlık olarak bu konudaki çalışmalarınız hangi aşamada?
- Biz, partimizin son kongresinde de anadilde savunma konusunda düzenlemeler yapacağımızı açıklamıştık. Bu çalışmada mesafe aldık. Bakanlıktaki uzman arkadaşlarımız belli bir aşamaya geldiler. Ancak takdir edersiniz ki, usul ve ceza yasalarımızın hazırlanmasına büyük katkıları olan bilimadamlarının da bu konudaki düzenleme ile ilgili görüşlerini almamız yasaların uyumu açısından önem taşıyor. Bu nedenle de yaptığımız çalışmayı akademisyenlere gönderdik. Bunlar da çalışmalarını bugün yarın bitirmek üzereler. Eğer yetişirse, pazartesi günü anadilde savunma ile ilgili düzenleme taslağını Bakanlar Kurulu’na sunabiliriz.
Ancak, anadilde eğitim konusu Adalet Bakanı olarak benim alanıma girmiyor. Ayrıca bu konu anayasa değişikliği gerektiren bir konudur. Bu itibarla konunun muhatabı tek başına Adalet Bakanı olarak ben değilim.
Bakanlar Kurulu
Anadilde savunma düzenlemesinde nasıl bir çerçeve öngörülüyor? İsteyen herkes anadilinde savunma yapabilecek mi yoksa Türkçe bilmeyenlerle sınırlı mı tutulacak?
- Takdir edersiniz ki çalışmamız henüz bir tasarı haline gelmeden bir çerçeve belirtmem doğru olmaz. Çünkü, yasa tasarısını oluşturma yetkisi Bakanlar Kurulu’nundur. Tasarı, Bakanlar Kurulu’nda yapılan görüşmeler sonrasında kesinlik kazanır. Bu nedenle benim daha önce bir şey söylemem doğru olmaz.