Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu’nun adı İstanbul Büyükçekmece Cumhuriyet Savcılığı’nca yürütülen bir soruşturma dosyasına girdi.
Arkadaşımız Tolga Şardan’ın örnek bir gazetecilik başarısı göstererek Milliyet’in manşetinden duyurduğu haberde, Karakullukçu’nun adı, hayali ihracat yaptığı iddiasıyla tutuklanan bir işadamının Danıştay’daki dosyasını takip eden Yalçın Bayrak’la dikkati çeken bir şekilde görüşmüş olmasıydı.
Tolga Şardan’ın, “Danıştay’a bir ricacı” başlığıyla duyurduğu haberinde, asıl işinin “dosya takibi” olduğu anlaşılan Yalçın Bayrak’la makamında görüştüğü gibi otomobilde de görüştüğünün, savcılığın mahkeme kararıyla yaptığı takiple saptandığı yer alıyor.
“Ne var bunda” denilebilir mi?
Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, dosya takipçisiyle niye görüştüğüne açıklık getirmek yerine, “Ne var bunda?” diye tepki gösterdi.
“Ben idareciyim, hâkim değilim, karar vermiyorum. Danıştay’a her gün çok sayıda dilekçe ve ziyaretçi gelir. Ziyaretçiler hakkında soruşturma olup olmadığını, kimlerle ilişkide bulunduğu bilmem mümkün değil” diyerek kendini savundu.
Türk yüksek yargısını temsil eden Danıştay Başkanı’nın görüştüğü kişilere özen göstermesi, işgal ettiği makamın sorumluluğu gereğidir. Bu itibarla, “Ne var bunda?” savunması vicdanları tatmin eden bir yaklaşım değildir.
Otomobilde görüşme
Danıştay Başkanı, hayali ihracat dosyası takip eden biriyle sekretaryasının hatası sonucu bir kez görüşse bu izah edilebilir. Ancak, makamında birden fazla görüşme yaptığı gibi bir de otomobilde görüşmesi izaha muhtaç bir durumdur.
Danıştay Başkanı gibi devlet protokolünün en üst sıralarında yer alan makamda bulunan biri olarak Karakullukçu’nun her ziyaretçiyi kabul etmesi ve her talep edenle de “otomobilde” görüşmesi herhalde rutin bir uygulama değildir.
Yargıç sorumluluğu
Yargı mensupları tarafsızlıklarını koruyabilmek için mümkün olduğunca dar bir çevrede yaşar, mümkün olduğunca az temas kurarlar. Bu, vicdanlarının özgür kalmasının bir gereğidir. Yargıç sorumluluğunun getirdiği bir sınırlamadır.
Bu sorumluluk nedeniyle yargı mensupları iş takipçileriyle, iş çevreleriyle, devletle işi olanlarla görüşmekten mümkün olduğu kadar kaçınırlar. Hediye almazlar. Özel davet kabul etmezler. Davanın taraflarıyla özel görüşmezler, aracıları kabul etmezler, dosya takipçileriyle muhatap olmazlar. Karşılarına çıkmaya hiçbir “ricacı” cesaret edemez.
Böyle olduğu ve olması gerektiği halde Karakullukçu’nun bu görüşmeyi olağan sayması, yargı çevrelerinde yadırganan bir yaklaşımdır.
Basına kızmak
Karakullukçu’nun yapması gereken basına kızmak olmamalıdır.
Haber, kendisine muhalif birinin verdiği bir demeç veya muhalefet partilerinin bir iddiası değildir. Haberin kaynağı cumhuriyet savcılığının yürüttüğü bir soruşturmanın dosya belgeleridir. Yargının soruşturma faaliyetidir.
Bu itibarla Danıştay Başkanı, mensubu olduğu yargı erkinin bir parçası olan cumhuriyet savcılığını muhatap almalı ve kamuoyunu aydınlatmalıdır.
İşgal ettiği yüksek makamın sorumluluğu bunu gerektirir.