Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, seçimlerin demokratik olgunluk içinde sonuçlanmasından sonra yeni Meclis’e “temiz başlangıç” çağrısı yapmıştı.
Yüzde 10’luk seçim barajına rağmen seçmen iradesi Meclis’e yüzde 95 oranında yansıdı.
Meclis’in temsil kabiliyetinin yüksek düzeyde oluşması, sorunlara uzlaşmayla çözüm bulunması umutları artırmıştı. Bu tablo özellikle bütün siyasi partilerin yeni anayasa istediği bir dönemde büyük şans olarak görülüyordu.
Ancak, YSK’nın ve özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin tutukluyken seçilen milletvekilleri hakkındaki kararları, ortamı birden değiştirdi. Seçim sonrasındaki olumlu havanın yerini giderek krize dönüşen bir hava aldı.
BDP’nin Meclis’i boykot kararı, CHP’nin yemin etmeme seçeneği dahil bütün seçeneklerin masada olduğunu açıklaması, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin açıklaması, TBMM henüz açılmadan ciddi bir siyasi tıkanmanın yaşanacağını ortaya koydu.

Gül’ün ikinci çağrısı
CHP ve MHP liderleri, ortaya çıkan bu tablo karşısında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün devreye girmesi gerektiği görüşünü dile getirdiler.
Cumhurbaşkanı Gül, dün bir açıklama yaparak, yargı kararlarının seçim sonuçlarına gölge düşürmemesi gerektiğine vurgu yaparak, Meclis’in boykot edilmesi yerine, meşru çözüm zemini olarak görülmesi gerektiğini söyledi. Partilere ve milletvekillerine Meclis’e gelmelerini ve birlikte çözüm aramaları çağrısı yaptı.
MHP lideri Bahçeli’nin, partisinden seçilen Engin Alan’ın tahliye edilmemesine çok sert bir açıklamayla yanıt vermesine karşın, Meclis’i boykot etme gibi bir düşüncesi olmadığı biliniyor.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay için bir üst mahkemeye yapılan itirazın sonuçlanmasını bekliyor.
BDP ise Hatip Dicle’nin sandalyesinin boşaltılmasını ve milletvekilli olarak Meclis’e gelmesine olanak sağlayacak bir düzenleme bekliyor. Ahmet Türk boş bırakılacak bir sandalye için seçim yapılabileceğini ve Hatip Dicle’nin seçime girmesini sağlayacak bir yasa değişikliğiyle sorunun çözülmesi önerisinde bulundu. Ayrıca KCK davasından tutukluyken milletvekili seçilenlerin de tahliye edilmesi gerektiği görüşünü savundu.

Nasıl çözülür?
Hatip Dicle’nin durumu diğer tutuklu milletvekillerinden farklı. Tutuklu milletvekillerini tahliye edip etmemek mahkemelerin yetkisinde. Mahkemelerin ilk kararları tahliye taleplerine ret biçiminde oldu. İtiraz mahkemeleri aksi yönde karar verirlerse, tahliye edilmeleri mümkün. Ancak itiraz mahkemeleri de tahliye talebini reddederse, sorun ancak anayasal ve yasal bir düzenlemeyle çözüme kavuşabilir.
Bu konuda partiler arasında bir uzlaşma sağlanırsa bir günde anayasal veya yasal değişiklik yapılabilir ve sorun böylece aşılabilir.
Böyle bir yöntem, yeni anayasa hazırlığı için de olumlu bir ortam oluşmasına katkıda bulunur.
Çözüm Meclis’te aranmalı, sokakta veya meşru olmayan yöntemlerde aranmamalıdır.

Kılıç: Bireysel başvuru seneye
Bu arada Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim kılıç’ın, “bir iki gün bekleyin, bizim de söyleyeceklerimiz olabilir” beyanı ilgi yarattı.
Kılıç’ın bu sözleriyle, Anayasa Mahkemesi’ne kişisel başvuru hakkını ima ettiği yorumları yapıldı. Bu yolla Anayasa Mahkemesi’nin son hukuk yolu olarak tutuklu milletvekilleri hakkında karar verebileceği dillendirildi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’la dün konuştum. Kılıç, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolunun 2012 Eylül’ünde açılacağını anımsattı. Anayasada yapılan değişikliğin yine anayasa hükmüne göre 2 yıl sonra yürürlüğe gireceğini belirten Kılıç, bu aşamada itiraz mahkemelerinin kararları belli olduktan sonra bile Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yolunun 2012 Eylül ayına kadar kapalı olduğunu belirtti.