TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in terörle mücadele konusunda yaptığı 11 maddelik “ulusal mutabakat” çağrısı yeni bir zemin oluşturabilir mi?
Bu çağrıya başta siyasi partiler olmak üzere, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve medyanın vereceği yanıt ve tepkilere bağlı.
Çiçek’in çağrısına ilk tepkiler siyasi partilerden geldi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Meclis Başkanı’nın çağrısı konusunda, “Ben bir muhatap bulamadım. Sayın Başkan belki maksadını açıklayabilir. Bildirinin muhatabı hükümet değildir” değerlendirmesini yaptı.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise CHP’nin bu çağrıyı çok önce yaptığını, Meclis Başkanı’nın aynı noktaya gelmesinden memnun olduklarını ifade etti.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Haluk Koç, mutabakat metninin hükümet atölyelerinde hazırlandığının belli olduğunu, bu çağrıyı hükümetin Meclis Başkanı’na yaptırdığını öne sürdü ve gecikmiş bir çağrı olarak niteledi.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ise Çiçek’in partilerle istişare yapmadan kendi inisiyatifiyle bir deklarasyon yayınladığını, partisinin bunu etkili organlarında değerlendireceğini söyledi.
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ise Çiçek’in açıkladığı ulusal mutabakat metninin imzaya açılmasının çok tehlikeli olacağını, Türkiye’nin bu metni imzalayan partiler, imzalamayan partiler, imzalayan sivil toplum kuruluşları ve imzalamayan kuruluşlar diye ikiye bölüneceğini ifade etti.
Muhatap kim?
Başbakan Yardımcısı Arınç’ın, bu çağrının muhatabının kim olduğunu sorması ve hükümet olmadığını ifade etmesi, Meclis Başkanı’nın girişimine temkinli, tereddütlü yaklaştığını gösteriyor.
Çiçek’e, bu çağrıyı yaptığı basın toplantısında benzer soruları bizler de yönelttik. Çiçek, muhatabın bütün vatandaşlar, teröre destek vermeyen bütün kurumlar olduğunu ve metinde de muhatabın belli olduğunu ifade etmişti.
Çiçek’in 11 maddelik mutabakat metninin 2. ve 4. maddelerinde çağrı yapılanlar şöyle sıralanıyor:
“Terör devletin bekasını ve bireysel hak ve özgürlükleri tehdit eden ve toplumun tüm kesimlerinin katılacakları çok yönlü mücadeleyi gerekli kılan bir sorundur. Bu sorun sadece güvenlik tedbirleriyle çözülebilecek bir nitelik taşımamaktadır. Bu çerçevede, terörle mücadele hükümetin, TBMM’de yer alan veya TBMM’de temsil edilmeyen tüm siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve toplumun her kesiminin ortak bir sorumluluk anlayışı çerçevesinde birlikte ve uyum içinde hareket etmelerini gerektiren bir görevdir.”
Ayrıca 4. maddesinde de şöyle bir muhatap gösteriyor Çiçek:
“Her türlü terör eylemi ve şiddete karşı çıkılması hükümetin ve siyasi partilerin olduğu kadar tüm demokratik kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin ve bütün yurttaşların da görevidir. Bu çerçevede tüm sivil toplum kuruluşlarının ve bütün yurttaşların özellikle gençlerin ve kadınların terör eylemlerine ve terörizmin her türüne karşı duruşlarını toplumsal dayanışmayı ortaya koyacak mahiyetteki barışçı ve demokratik yöntemlerle sergilemeleri büyük önem taşımaktadır.”
“Ama”sız dayanışma
Meclis Başkanı Çiçek’in yaptığı ulusal mutabakat çağrısı “ama”sız teröre karşı herkese yönelik bir çağrı niteliğinde.
Basın toplantısında sorularımızı yanıtlarken İspanya örneğinden de söz ederek, terörü destekleyenleri izole edecek biçimde, hükümeti, tüm siyasi partileri, sivil toplum kuruluşlarını ve tüm vatandaşları kapsayan, teröre karşı bir mutabakat çağrısı yaptığını sık sık vurguladı.
Teröre ve terör örgütüne destek verenler dışında bütün siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların oluşturacağı böyle bir ulusal mutabakat, terörle mücadelede yeni bir zihniyet ve zemin hazırlanması açısından bir fırsat olarak görülmelidir.