“Büyük Kongre’de genel başkanlığa son kez aday oluyorum, helallik istiyorum” demesine rağmen gerçekte ne olduğunu yine en iyi Başbakan Tayyip Erdoğan ifade etti:
- Bu bir veda değil...
Evet Erdoğan, partisinin 4. kongresinde genel başkanlığa son kez seçildi; ama bu bir “veda” değildi...
Yine kendi deyimiyle, “bir ES’ti, bir MOLA”ydı...
Çankaya Köşkü’ne kadar verilen bir ES...
Başbakan Erdoğan, dünkü kongrede, partisine veda etmedi, “Çankaya randevusu” verdi.
Yaptığı konuşmayla, 10 yıldır sürdürdüğü Başbakanlık görevinin hesabını vermek, Başbakanlık defterini kapatmaya, Cumhurbaşkanı defterini ise açmaya niyetli olduğunu gösterdi.
Köşk adayı gibi konuştu
Erdoğan, Başbakan’dan çok Cumhurbaşkanı adayı gibi konuştu.
İcraata dönük söylemi yazılı olarak dağıtıldı. 2023 hedefleri olarak kaleme alınmış metinde taahhütler yer alıyordu. Ancak Erdoğan bu metni okumadı.
Konuşması icraat vaadinden çok bütün kesimlere hitap etmeye çalışan, 75 milyonu hedefleyen, toplumun her kesimine mesaj veren, herkesi kucaklamaya çalışan bir özenle hazırlanmıştı.
Bu nedenle de somut proje önerileri açısından beklentileri karşılayan bir konuşma olmadı. Hatta “balkon konuşmaları”nın gerisinde bir konuşma olarak değerlendirildi.
Özellikle terör ve Kürt sorunu konusunda yeni projelerden söz etmesi bekleniyordu. İmralı’yla görüşmekten, yeni Oslo sürecinden kısa bir süre önce söz etmiş olmasına karşın, bu konuyu Kongre’de açmadı.
Kendini bağlayan bir konuşma yapmadı.
Ortadoğu havası
Kongre’de İslamcı yönü ağır basan liderlerin çokluğu salona bir Ortadoğu havası vermişti.
Erdoğan’ın konuşmasında Avrupa Birliği’nden hiç söz etmemesi de dikkat çekiciydi.
Avrupa Birliği değerlerinden çok, İslami değerler ve simgeler üzerinden duygusal bir konuşma yapan Erdoğan, Avrupa’nın değil, Ortadoğu’nun sokaklarında dolaştı.
Kürsüde, Avrupa defterini kapatmış, Arap Baharı’na, İslam dünyasına liderlik yapmaya yönelmiş bir Erdoğan portresi vardı.
“Son başbakan ilk başkan”
Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı olarak da Türkiye’yi yönetmek istiyor.
Halk seçecek olsa bile parlamenter sistem içinde bir Cumhurbaşkanı olmak istemiyor.
Yeni anayasa ile sistemin değiştirilmesini istiyor.
Üç önerisi var:
1 - Partili cumhurbaşkanı
2 - Yarı başkanlık sistemi
3 - Başkanlık sistemi.
Türkiye’nin, icra yetkisini ve sorumluluğunu Başbakan’a veren mevcut sistemini terk etmesini, bu üç sistemden birine geçmesini istiyor. İcra yetkisini ve sorumluğu da taşıyan başkan olarak Çankaya’ya çıkmayı hedefliyor.
Bu üç seçenekten birinin seçilmesini öneren Erdoğan, Türkiye’nin “son başbakanı, ilk başkan”ı olmak istiyor.
Erdoğan’dan sonrası
Erdoğan, Köşk’e çıktıktan sonra ne olacak? AKP kulislerinde yanıtı aranan soru bu...
Türkiye başkanlık sistemine geçerse zaten Erdoğan’ın parti liderliği de devam edecek demektir.
Mevcut sistem devam ederse, bu durumda Erdoğan’ın Çankaya Köşkü’ne çıkmasından sonra partide liderlik boşluğu doğacaktır.
Bu seçeneği düşünen Başbakan’ın, HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’u partiye davet etmesi ve MKYK’ya almasını, bu yönde bir hazırlık olarak yorumlayanlar oldu. Erdoğan’ın partiyi Kurtulmuş’a bırakacağı tahminleri yapıldı.
Keza Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Köşk’ü Erdoğan’a bıkarak, partinin başına geçmesi ve yeniden başbakanlık görevini üstlenmesi olasılığı da dillendirilen bir diğer senaryo.
Erdoğan’ın dünkü konuşmasında bu senaryolarla ilgili bir iz yoktu.
Arınç formülü
Bu arada kulislerde seslendirilen bir Arınç formülü var.
Erdoğan’ın 2014’te Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde kim başbakan olur?
Başkanlık sistemine geçilmeyecek ve mevcut Anayasa hükümleri kalacaksa, başbakanlık görevinin üstlenecek ismin milletvekili olması gerekiyor.
Genel seçimler 2015 yılında, normal zamanında yapılacaksa, bu süreye kadar yeni Başbakan’ın parlamento içinden atanması gerekiyor. Bu durumda, seçimlere kadar Başbakanlık görevini Bülent Arınç’ın üstlenmesinin normal karşılanması gerektiği konuşuluyor.
Partinin kurulmasına öncülük eden dört isimden biri olan Arınç’ın, Gül ve Erdoğan’dan sonra en azından genel seçimlere kadar başbakanlığı üstlenmesi güçlü bir olasılık olarak dillendiriliyor.
Gül’ün veya Kurtulmuş’un, hızlı bir ara seçim formülüyle milletvekili seçilmemeleri halinde “Arınç formülü”nün hayata geçmesi sürpriz olarak karşılanmamalı...
Basına sınır
Kongrede en çok konuşulan konulardan biri de Cumhuriyet, Sözcü, Aydınlık, Birgün, Evrensel dahil olmak üzere bazı gazetelere yasak uygulanmasıydı. Bu gazeteler Kongre’ye alınmadı.
Varlık sebepleriden biri olarak yasakları gösteren AKP’nin hepsi de muhalif çizgide olan gazeteleri kongreye sokmaması basına baskı konusunda yapılan eleştirilere haklılık kazandıran bir uygulamaydı.