PKK tarafından kaçırılan Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün serbest bırakıldıktan sonra yaptığı açıklamalar, partisi CHP ve kamuoyunda, kaçırılmasından dolayı oluşan tepkilerle örtüşmedi.
Aygün’ün dağda olduğu saatlerde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında, CHP’lilerin Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’sini ezberlediğini vurgulayan, hükümete, “Oslo planlarınıza alet olmayacağız” diye seslenen bir konuşma yapıyordu.
Türkiye’nin PKK tarafından kuşatıldığını söyleyen MHP lideri Devlet Bahçeli’ye de, “CHP ve CHP’liler olduğu sürece Türk vatanı hiçbir zaman başka bir gücün kuşatması altında olmayacaktır” diye yanıt veriyordu.
Kılıçdaroğlu’nun Oslo görüşmelerini ilk kez eleştirdiği, Atatürkçü çizgiyi öne çıkardığı bu konuşmayla Aygün’ün serbest bırakıldıktan sonra yaptığı konuşma birbirine yakın tonlar içermiyordu.
Aygün’ün farklılığı
Hüseyin Aygün, CHP’li olmadığını belirterek, Kılıçdaroğlu’nun milletvekilliği adaylığını kabul etmiş, CHP dışında bir siyasi çizgiye sahip kendini farklı tarif eden bir siyasetçi. CHP milletvekili olduktan sonraki açıklamaları da, CHP’nin genel çizgisiyle örtüşmemişti.
Dersim harekâtını bir soykırım olarak nitelemiş, Atatürk ve İnönü’yü bu soykırımı gerçekleştiren liderler olarak tanımlamış ve partisi CHP’yi de sorumlu tutmuştu.
Son dönemlerde de Alevliğin bir din olduğunu öne sürerek, partisinin programı ve çizgisiyle ayrık bir tutum sergilemişti.
Empati ve sempati
Aygün, serbest bırakıldıktan sonra kendisini kaçıran PKK’lı grubu masum gösteren bir konuşma yaptı. “Genç arkadaşlar” diye söz ettiği PKK’lıların, kendisini, “Abi, burada kardeşlerinin olduğunu unutma” diyerek ve kucaklayarak uğurladıklarını ifade etti.
Aygün, bu konuşmasını eleştirenlere karşı, barışın dilini kullandığını, empati yaparak konuştuğunu ifade etti. Ve kendisini kaçıran PKK’lı grubun 18-25 yaş arasında gençler olduğunu, eve dönmek istediklerini, barış talep ettiklerini, kendisinin de bu yönde çalışmaya söz verdiğini de sözlerine ekledi.
Aygün’ün bu söylemi, partisi CHP’de de tepkilere yol açtı. PKK’lı terörist bir grupça kaçırılmasına rağmen olayı, “dağ maceram” biçiminde tanımlaması, terör örgütü ve terörist dememesi; gerilla, gerilla gömleği giydim diye konuşması partisinden de tepki aldı.
Aygün, genç arkadaşlar diye masumane bir tasvirle yansıttığı insanların mayın döşeyen, yol kesen, dağa adam kaldıran, bombalama yapan, asker, polis ve sivil şehit eden teröristler olduğunu unutmuş görünüyordu.
Bazı CHP’li yöneticilerin, Aygün’ün 48 saatlik bir travma sonrasında konuştuğunu, ailesinin hâlâ Tunceli’de yaşadığının unutulmaması gerektiğini belirterek, baskı altında açıklamalar yaptığı imasında bulunmalarına rağmen Aygün’ün böyle bir etki altında konuştuğu izlenimi doğmadı. Kendisini kaçıran terörist grup için, empati yapmanın ötesinde kullandığı üslup da sempati taşıyordu.
Aygün’ün PKK’lı olmadığı, şiddete karşı olduğu biliniyor. Ancak, “Kürtlerin haklarını savunmak” adına PKK’nın bazı görüşlerini ve taleplerini destekleyen bir söylemi olduğu da bir sır değil.
Aygün’ün bu söylemi ve tutumu CHP içinde sorun yaratabilir.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Aygün’ün yaklaşımıyla ilgili henüz bir değerlendirme yapmadı.
Ancak partinin tepkisi ne olursa olsun, Aygün, kendi çizdiği yolda ilerlemeye devam edecek bir siyasetçi gibi görünüyor.
Müşfik Kenter’e veda
Tiyatronun büyük ustası Müşfik Kenter’i kaybettik. Sanat dünyasında bıraktığı boşluk kolay dolmayacaktır. Başta Kenter ailesinin tiyatrodaki diğer abide ismi Yıldız Kenter olmak üzere, tüm aile üyelerine, dostlarına başsağlığı ve sabırlar dilerim.