30 Ağustos “Başkumandanlık Meydan Muhaberesi”, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı kesin zafere ulaştıran dönüm noktasıdır.
Bu zafer sayesinde tam bağımsızlığa ulaşılmış ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş temelleri atılabilmiştir.
Bugün komşularımıza örnek gösterdiğimiz “bağımsız, demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti”ni, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı ulusuyla birlikte veren ve onu zafere ulaştıran Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına borçluyuz.
Resepsiyon tartışması
Bu bilinç ve coşkuyla kutlanması gereken 30 Ağustos’ta iki yıldır resepsiyon tartışması yapılıyor.
Geçen yıl verilen şehitler nedeniyle Genelkurmay her yıl verdiği resepsiyonu iptal etti. Kutlamalar da yapılmadı.
19 Mayıs kutlamalarının değiştirilmesi ve stadyumlarda kutlanmaya son verilmesi kararının ardından 30 Ağustos iptalleri siyasi tartışmalara konu olmuştu.
Bu yıl da durum aynı; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kulak rahatsızlığı nedeniyle, ilk kez Köşk’te ev sahibi olarak vereceği resepsiyonun iptal edilmesi eleştirildi.
Gül’e vekalet eden Cemil Çiçek’in katılımıyla resepsiyonun yapılabileceği ancak bu hassasiyetin gösterilmediği vurgulandı.
Çelenk tartışması
Tartışmalar Köşk resepsiyonuyla da sınırlı değildi.
Bir de “çelenk koyarım-koyamazsın” tartışmaları yaşandı.
Yeni yönetmelik milli bayramlarda Atatürk anıtlarına çelenk koyacak kişi ve kurumları sınırladı. Artık siyasi partiler çelenk koyamıyor. Dernekler de öyle.
Koymaya kalkışırlarsa kolluk güçleri engel oluyor.
CHP ve DSP Taksim’deki anıt dahil illerde Atatürk anıtlarına çelenk koymak istedi, yönetmelik gereği engellendi.
Zafer Bayramı’nda Atatürk anıtlarına çelenk koymanın ne sakıncası olabilir?
Bayramı Atatürk anıtına çelenk, çiçek koyarak kutlamak isteyen vatandaş ve kuruluşlar neden engellenir?
Anlaşılır bir durum değil...
Tutuklu komutanın sitemi
Ve bir diğer konu...
“Terör örgütü yönetmekten” tutuklu bulunan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un iki sitemi içeren 30 Ağustos kutlama mesajı...
Birinci sitem 30 Ağustos’un Genelkurmay’dan Cumhurbaşkanlığı’na taşınmış olmasına:
“Yarım asra yakın bir neferi olarak hizmet ettiğim Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve Aziz milletimin Zafer Bayramını içtenlikle kutluyorum. Bu zafer Türk milletine ve onun bağrından çıkan Türk Ordusu’na aittir. Çok kimsenin hayal bile edemediği Mustafa Kemal Atatürk’ün baştan beri inandığı şekilde Türk Ordusu Afyon ile İzmir arasındaki 400 kilometre uzunluğundaki Anadolu topraklarını iki hafta içinde ele geçirerek bir mucizeyi ve bir büyük zaferi gerçekleştirmiştir. Bu zafer dinamik ve genç yeni bir Türkiye’nin tarih sahnesine çıkışına neden olmuştur.”
İkinci sitem yargıya:
“Bugün ayrıca benim ve devre arkadaşlarımın Kara Harp Okulu’ndan mezun oluşlarının 50. yıl dönümüdür. 50 yıl sonra bugün ben ve iki devre arkadaşım, üç emekli orgeneral cezaevlerinde tutuklu olarak bulunuyoruz.”
Bir başka 400 kilometre
Bir de 400 kilometre kare tartışması var bu yıl 30 Ağustos’ta...
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, PKK’nın 400 kilometre karelik bir alanı kontrol ettiğini, bu alanda yol kontrollerini PKK’nın yaptığını öne sürüyor. O kadar iddialı öne sürüyor ki, inanmayan bakan varsa gelsin beraber gidelim bakalım; askerin kontrol noktaları tamamen kaldırıldı, asker karakollara kapanmış durumda, diyor...
Bir de harita çiziyor:
“Irak sınırından Türkiye’ye doğru 10-15 km içeri ve Çukurca’ya doğru 30 kilometrelik bir hattan söz ediyorum.”
“Güçlü ordu, güçlü Türkiye”
Slogan tartışmamız da var, geçen yıldan devir...
“Güçlü ordu, güçlü Türkiye” mi, “Güçlü Türkiye, güçlü ordu” mu, diye başlamıştı.
İktidar temsilcilerinden gelen eleştiri ve öneri önce Türkiye’nin yazılmasıydı. Diğeri militarist bir slogandı.
Bir ara Kara Kuvvetleri sitesinde “Güçlü Türkiye güçlü ordu” yazıldı, sonradan “sehven” diye yine eski haline getirildi.
Bu yıl “bu slogan niye kaldırıldı, 39 Ağustos afişlerinden neden çıkarıldı” tartışması başladı.
Fatura Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’e kesildi...
Slogan tümüyle kaldırıldı mı?
Hayır. Genelkurmay binası dahil, askeri binalarda, kışlalarda duruyor.
Bu yıl 30 Ağustos afişine konulmadı.
“Neden konulmadı” sorusuna verilen yanıt şu:
- Bu sloganımızla ilgili bir sorunumuz yok. Milli bayram afişlerinde her yıl bir başka sloganı öne çıkarıyoruz...
İkisinin de güçlü olmasına çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, bir 30 Ağustos günü bunları tartışıyor Türkiye!..