Bakan, kafamızda bu sorunun çakacağını anlamıştı. “Tamam, tamam” dedi, “Şimdi peki o zaman 1 milyar insan niye aç diye soracaksınız!”
“Evet” dedik, soruyoruz:
- Madem öyle 1 milyar insan niye aç o zaman?
Bakan cevapları hazırlamıştı. “Bana göre” dedi:
1- Ticaret politikaları,
2- Adalet yoksunluğu,
3- Merhamet ve sevgi noksanlığı
Ve ekledi:
“Bence en önemli neden sevgi noksanlığıdır.”
Varlık içinde açlık
Soruyu yönelttiğimiz bakan, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’di...
Nedeni, dünyadaki “bolluk” ile ilgili verdiği bilgilerdi...
Şöyle demişti:
Dünyada 4,9 milyar hektar tarım alanı var.
Bunun 1,4 milyar hektarı ekiliyor.
Ekilmeyen alanda çok ciddi bir potansiyel var.
Ayrıca gıda üretimi, tüketimi fazla fazla karşılıyordu...
Üretimin tüketimi karşılama oranları şöyleydi:
Ette yüzde 103,
Sütte yüzde 100,
Şekerde yüzde 108,
Hububatta yüzde 98.
Ekilmeyen alanlar dikkate alındığında hububatta da üretimin tüketimi aşması işten bile değildi.
Bu rakamları duyunca Atatürk Orman Çiftliği’nde Bakan’ı dinleyen bütün gazetecilerin aklına aynı sorunun geleceğini bilen Eker, yanıtı “sevgi noksanlığı” diye verdi.
İnsan olmak yetmiyor mu?
Soru böyle de sorulabilirdi...
Yetseydi, tüketimden fazla üretim varken 1 milyar insan aç olmazdı.
İnsanların en büyük ortak paydası “insan olmak”tı ama bu yeterince sevgi üretmiyordu, hatta daha küçük ortak paydalar, düşmanlık üretiyordu.
İnsan sevgiden çok düşmanlık ürettiği için tarih, din savaşları, soy savaşları, toprak savaşları, mal savaşları, mülk savaşları, iktidar savaşları, zenginlik savaşları içinde hep kanla yazılmıştı.
İnsan olmak unutulmuştu; ondan daha önemlisi aynı dinden olmak, aynı milletten olmak, aynı coğrafyadan olmak, aynı sınıftan olmak öne çıkmıştı.
Tarih boyunca çok küçük aidiyetler, insan olmak gibi en büyük aidiyetten hep daha önemli olmuştu.
Eker, sonucu “merhamet ve sevgi noksanlığı”yla izah etti ama saydığı iki diğer gerekçe yabana atılacak cinsten değildi.
Örneğin ticaret politikaları, dedi...
Bunun daha açık ifadesi gözünü “kâr” bürümüş uluslararası sömürü düzeniydi.
Adalet yoksunluğu, dedi...
Bunun da açık ifadesi dünya düzeninin her zaman güçlüden yana işlemesiydi.
Yoksa...
Dünyada ne aç insan kalır,
Ne soykırımlar yaşanır,
Ne savaşlar çıkardı!
İnsan insanı öldürmez, sadece severdi!