Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

HÜSEYİN Aslan Ankara’da başlattığı temas ve istişarelerini, İzmir’de sürdürüyor.
Fazla söze hacet yok.
Olan da belli, olacak da.
Hüseyin Aslan ve kendisine bağlı arkadaşları, tez vakitte CHP rozetini takacaklar yakalarına.
Ayrıca hiç şüphe yok.
Hüseyin kardeşimize CHP’de de üstleneceği her görev yakışacaktır.
İsterse, ilk seçimde milletvekili adayı olabilir mesela.
Hem de “liste başı” evvel Allah.
Ama bana sorarsanız, sıradan bir milletvekili olmayı istemez Hüseyin Aslan.
Haklı da.
Ege -Koop Başkanı olmanın gücü ve imkânı ile milletvekilliğinin getirisi kıyaslanmaz.
En iyisi, belediye başkanlığı.
Hem de en büyüğünden.
Nitekim...
Geçen seçimde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için “aday adayı” olmamış mıydı zaten?
* * *
Bir başka ihtimal ise İzmir sınırlarının Hüseyin Aslan’a dar gelmesidir ki, bir süredir bunun sinyallerini, “Artık Ege’ye açılma zamanı geldi” diyerek vermişti.
Ve yine zaten TDH’ye katılırken de “Ege Bölge Sorumlusu” namıyla anılmak istemişti.
Yani...
Manisa, Uşak, Afyon derken; Ankara’ya ne kaldı ki?
Elbet önce CHP yönetiminde etkin bir görev almak ve makul bir gelecekte CHP Genel Başkanı olmak, her aslanın gönlünde yatar.
Tabii CHP’ye katılmadan önce, şöyle güzel bir yazı kaleme almakta fayda var.
Hüseyin Aslan’a önerim, 9 Ekim 2009 günü yazdıklarını aynen tekrarlamasıdır:
“Ekonomik ve sosyal bunalımlar, siyasal gerginlikler, kamplaşmalar, sen-ben kavgasının oluşturduğu çözümsüzlük ortamı ve böylece meydana gelen tarihsel ve siyasal koşullar; tarihi kişileri ve liderleri toplum sahnesine çıkarır.
Ulusların kaderlerini değiştiren önderler; tarihsel süreçlerin topluma armağanıdır. Sarıgül’ün kader çizgisi de böyledir.”
Ama dikkat.
Yazıdaki “Sarıgül” sözcüğünü, “Kılıçdaroğlu” diye değiştirmeyi sakın unutmasın.
Aksi halde kaş yapayım derken göz çıkarır ki, daha işin başında bir çuval incir berbat olur!


Utanç veren ayıp
ÇALIŞMA ve Sosyal Güvenlik İzmir Bölge Müdürü Mehmet Erol’un açıklaması, beni utandırdı.
Sorarım:
2009 yılında İzmir’de 56 ölümlü, 168 ağır yaralı ve 77 uzuv kayıplı olmak üzere toplam 9 bin 7 iş kazası olduğunu duysanız, siz de utanmaz mısınız?
Gün geliyor, bir insanın hayatı için dünya ayağa kalkıyor.
Gün geliyor, her haftada bir insan (hatta daha fazla), sadece “iş kazası” nedeniyle ve sadece İzmir’de hayatını kaybediyor.
Ama “tık” yok.
TIK.
Ayıp!
Üstelik İzmir, Türkiye’de “bir numara” imiş, iyi mi?
Hiç sormayın “Neden” diye.
Neden belli.
Para.
Çünkü “eğitim” para demek.
Çünkü “güvenlik” para demek.
Çünkü “tedbir” para demek.
Çünkü “denetim” para demek.
Bunları yapmazsanız paralar cepte kalır ama yılda 9 binden fazla iş kazası da, İzmir’de bu ayıbı paylaşanların boynuna bir “utanç yaftası” olarak asılır!

Tek karelik kaza!

Yolu açık olsun