Milletleri millet yapan bazı ortak değerler var ki onlar asla göz ardı edilemezler. Eğitim de onlardan biridir. “Milli” olması bu yüzdendir. Eğitimin kaynaştırıcı özelliğini bir kenara itip ona ayrıştırıcı, eleyici, mutsuz edici bir kimlik yaftalamaya kalktığımızda içinden çıkılmaz bir hal alır. Devletlerin anayasa ve yasalarla güvence altına alınmış bir eğitim politikası olur, iktidarlar da kimi öncelik sıralamasında ilk sıraya alarak, kimi de hiç umursamayarak onu hayata geçirir. En olmaması gereken ise bakandan bakana değişen bir eğitim politikası ki, biz bunu çok seviyoruz. Eğitimde bir an önce kurtulmamız gereken en büyük yanlışlarımızdan birisi de budur!..
Bardağın yarısı!
Her ne kadar kimileri eğitimde çağ atladığımızı, öğretmen başına düşen öğrenci ve derslik sayımızın Avrupa ortalamasından daha iyi olduğunu, okullaşma oranlarının inanılmaz boyutlara ulaştığını, akademik anlamda OECD ülkelerine nal topladığımızı iddia etse de tablo ortada!
İstatistiksel açıdan baktığımızda evet eğitimde çok yol kat ettik. İddia edildiği gibi son 20 yılda Cumhuriyet tarihi boyunca atanan öğretmenden daha fazla öğretmen atandığı da, derslik yapıldığı da doğru olabilir…
Bunlar bardağın dolu tarafı peki ya boş tarafı?
Örneğin köy okullarıyla birlikte kaç okul kapandı, atama bekleyen kaç öğretmenimiz var? Eğitim, bileşik kaplar gibidir. Bardağın ya da bileşik kapların bir bölümünün dolu olması yetmez. Boş ya da diplerde olanlar diğerlerini de aşağı çeker. Nitekim öyle de oluyor… Kalite, liyakat, mülakat, planlama, istihdam, hijyen koşulları, güvenlik, ücretler, hormonlu notlar, sınavlar, yanlış yönlendirme ve daha pek çok neden, yapılanların gölgede kalmasına neden oluyor.
MEB bu konularda kabahatliyi uzaklarda aramak yerine çuvaldızının en büyüğünü önce kendisine batırmalıdır…
Artılar, eksiler?..
Eğitim gibi halkın tamamını ilgilendiren konulara siyasi gözlükle bakmak hataların en büyüğü olur. İktidarların yaptıkları hataları görmezden gelmesi, muhalefetin ise yanlışlara odaklanıp doğru yapılanları da yok sayması içinde bulunduğumuz kaosun en önemli nedenlerinden biri!
MEB, YÖK, ÖSYM’nin yarattığı kırgınlıklar, buradan Çin’e yol olur ama nedense kendilerine zerre kadar da olsa toz kondurmuyorlar.
Eğer ortada bir hata varsa onu da, kendileri değil, kendilerinden önceki bakanlar ya da başkanlar yaptı deyip işin içinden sıyrılmaya çalışıyorlar. Sonra onlar gidiyor, başkaları geliyor, bu kez de yeni gelenler onları eleştirmeye devam ediyor. Kurumsal kimlik, yapılan hatalar, düzeltilmesi gereken yanlışlar ise kimsenin umurunda değil.. İşte bu yüzden de sorular ısrarla sorulmaya devam ediyor:
*Eğitimle uzaktan, yakından ilgisi olup da memnun olan var mı?
*Okullar ve eğitim, düne göre çok daha iyi diyen kaç kişi çıkar?
*Öğretmen ve yönetici atamalarında birinci önceliğimizin liyakat olduğunu gönül rahatlığı ile söyleyebiliyor muyuz?
*Sokağımızda, mahallemizde ya da ilçemizde isteyerek, severek, güvenerek gideceğimiz okullar var mı?
*Öğretmenlerimiz düne göre çok daha donanımlı ve ilgili mi, hak ettikleri ücreti alıyorlar mı?
*Okullarda akademik eğitimin yanı sıra sosyal etkinliklere de yeterince önem veriliyor mu?
*Okulunuzla, öğretmenlerinizle gurur duyuyor muyuz?
*Özel okullara keyiften mi gidiliyor yoksa zorunluluktan mı? Öğrenim ücretleri ve diğer harcamalar ödenebilecek düzeyde mi?
*Sınavla girdiğimiz okullardan memnun muyuz? LGS ve YKS benzeri sınavlar için takviye almaya gerek kalmıyor mu?
*Okullarda hijyen, güvenlik, sağlık, spor, sanat ve etkinlikler konusunda yeterli altyapı ve teşvik var mı?
*Üniversitede istediğiniz bölümde mi okuyorsunuz yoksa puanınızın yettiği yerde mi?
*Mezun olduğunuzda öğrenim gördüğünüz alanda iş bulabiliyor musunuz? . Üniversite için harcadığınız emeğe, zamana, paraya değdi mi?..
Kişiden kişiye değişen daha onlarca madde sıralayabiliriz. Peki her biri içimizi daha fazla karartmanın ötesinde bir işe yarar mı? Hiç sanmıyoruz, çünkü hiç kimsenin umurunda değil. Olsa, bu noktalara gelinir miydi?.. Asıl önemli olan bu noktaya nasıl geldik ve çok daha önemli olanı nasıl kurtuluruz? Doğru teşhis konulmadan doğru tedavi yapılmayacağı gibi sorunların varlığını kabul etmeden, gerekçelerini araştırmadan da doğru çözüm üretmek mümkün değil. Bu yüzden, daha iyi bir eğitim konusunda eğer gerçekten samimiysek işe buradan başlayabiliriz!..
Özetin özeti: Eğitim ilk düğmedir onu yanlış iliklerseniz gerisini düzeltemezsiniz!..
Özay Şendir
ABD’de yaşama hayali
12 Ocak 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımcı güvenli limanlara sığındı
12 Ocak 2025
Ali Eyüboğlu
Burak Kut: ‘‘Hayatım mucizeler, iniş ve çıkışlarla dolu’’
12 Ocak 2025
Güldener Sonumut
Trump Avrupa’yı stratejik otonomiye mi itecek?
12 Ocak 2025
Mehmet Tez
Müzik büyüyor, ama nereye doğru?
12 Ocak 2025