Yıkım şenliği!

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar çoktan açıkladı:
“Türkiye’de 15 milyon eski bina var. Bunlardan 8- 8,5 milyonu bir süre daha idare eder ama 7 milyonu mutlaka yenilenmeli.”
Peki.
Yıkımın vadesi ne?
Bayraktar’a göre:
“20 yıl içinde hepsini yıkacağız. Büyük bir bölümü İstanbul, İzmir, Eskişehir, Bolu, Bursa gibi deprem kuşağında olan illerimizde. Beklemeye tahammülümüz yok.”
Akla sadece konut gelmesin “bina” denince.
O sözcüğün içinde her şey ve her yer var.
Okullar var.
Hastaneler var.
İş merkezleri var.
Askeri lojmanlar var.
Ve hatta...
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ait binalar var.

Bayraktar “Beklemeye tahammülümüz yok” diyor ya...
Haklı.
Binaları deprem vurmadan, biz vurmalıyız kazmayı.
İş büyük.
İş zor.
İş pahalı.
Bir binayı yeniden yapmak için, önce yıkmak gerekiyor ki; bu da her önüne gelenin yapacağı iş değil.
Hani televizyon haberlerinde görüyoruz bazen.
Bir fabrika ya da stadyumu, ince hesaplar sonucu belirlenen noktalara patlayıcılar koyarak, anında yerle bir ediyorlar.
Bazı binalar herhalde benzer yöntemle yıkılacak bizde de.
Fakat çoğu için iş makineleri ve işin ehli yıkım ekipleri görev alacak.

Nitekim geçen gün Bakanlığın internet sitesinde şöyle bir duyuru/haber yer aldı:
“Bakanlık, yıkım işlerinde faaliyet göstermek isteyen kuruluşların; kuruluşları hakkında tanıtıcı bilgilerini, yıkım faaliyetleri konusundaki tecrübelerini, referanslarını ve kullanmayı önerdikleri yıkım tekniklerinin de yer aldığı tanıtım dosyalarını 15 gün içinde göndermelerini istedi.”
Bu da demektir ki...
Yıkım şenliği başlıyor.

İktidar, operasyonu bir şenlik havasında başlatmak niyetinde gerçekten.
Erdoğan Bayraktar, Başbakan’dan haber bekliyor.
Eğer “Evet” derse Başbakan, 700 noktada birden törenlerle düğmeye basılacak.
Ve haliyle. .
Şenlikten aslan payını da yıkım firmaları alacak.
Aklıma tüküreyim.
Keşke şu arada, bir firma kurmayı da ben becerseydim!

Tek karelik aslan parçası