Hakkı Öcal

Hakkı Öcal

hakki.ocal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türk medya habercileri, örneğin CNN Türk temsilcisi Yunus Paksoy, ABD Dışişleri ve Savunma Bakanlıklarıyla Beyaz Saray’ın basın brifinglerine gidiyor, açık ve net soruyor:

“Yeni Suriye yönetimi, hiçbir silahlı grubun kabul edilmeyeceğini ve hepsinin dağıtılması gerektiğini söylüyor. SDG/YPG’yi dağıtmak için herhangi bir planınız var mı?”

Sözcü sanki çocuk kandırır gibi; cevabına “Bu harika bir soru” diye başlıyor, sonra devam ediyor:

“Şu anda odak noktamız, DAEŞ’i yenilgiye uğratma görevine devam etmek, yani yeniden canlanmasını engellemek. Ancak, belirttiğiniz bağlamda misyon odaklı bir değişiklik veya özel bir plan yok.”

Haberin Devamı

Yani, “PKK uzantılarını, PYD, YPG ve SDG isimli terör örgütlerini dağıtmayacağız” diyor. DAEŞ’i kurdular ve genişlemesine izin verdiler ki, “onu yenilgiye uğratmak” gibi bir iş, bir görev çıksın. Bunun için de Irak’tan gelen PKK elebaşılarına önce bir parti, sonra da bir ordu kurdurttular. Şimdi, “DAEŞ’in yeniden canlanmasını engellemek” diye bir görevi varmış Amerikan silahlı kuvvetlerinin; bunun için PKK uzantıları ile işbirliğine devam edeceklermiş.

Sayın Paksoy, “Peki, Türk savunma bakanı ‘Biz üç tabur komando ile DAEŞ filan bırakmayız, üç günde temizleriz’ diyor. Ona ne diyorsunuz?” diye soruyor. Cevap yine aynı:

“DAEŞ’i yenilgiye uğratma misyonuna yönelik yaklaşımımızda herhangi bir değişiklik yok.”

“Hayır” lafından anlamayan kişilere, Anglo-Sakson ülkelerinde “No kelimesinin neresini anlamıyorsun?” denir. Tek hece, tek ses “No” kelimesini anlamamak diye bir şey olur mu? Peki bu Amerikalılar Türkiye’nin, “PYD, YPG ve her türlü türevi teröristtir!” dediğinde acaba “terörist” kelimesini mi anlamıyor; PKK elemanlarının, Kandil dağında terörist, ama Suriye ovasına inince, kendileri için kurduğunuz sözde özerk idarenin koltuklarına oturunca saygın devlet adamı mı oluyorlar?

ABD’nin, “herkesi aptal, alemi sersem sanan’ özel harekat komutanı, adına “Demokratik” kelimesini soktuğunda SDG’yi uluşturan kişilerin her birinin Türkiye’de bir suçtan aranan teröristler olduğunu, bu kişilerin çatı örgütü PKK’nın ABD dahil BM üyesi ülkeler tarafından terör örgütü olarak tanındığını bilmiyor muydu?

Haberin Devamı

Yunus Paksoy’un karşısında ne bahane uyduracaklarını şaşıran Amerikalı yetkililerin amacı DAEŞ’i filan yenmek değil. DAEŞ onlar için, Irak’tan sonra Suriye’yi de bölerek, sözde Kürdistan kılıfı altında, Büyük İsrail’e alan açarak koruma sağlayacak bir şemsiye hazırlamaktı. Şimdi gördüler ki, “Cihatçı” diye küçümsedikleri HTŞ 60 yıllık diktayı 10 günde alaşağı etti ve birleşik, barış içinde, demokratik seçimlerin yapıldığı bir Suriye hedefine doğru aynı hızla ilerliyor; bunu önlemenin, yani her şeye rağmen Suriye’yi bölmenin tek ama tek yolu var: Özerk Kürdistan Bölgesi’ni, yani SDG’yi, PYD’yi, YPG’yi devam ettirmek. Yoksa ABD ve hala onu kontrolünde tutan Siyonizm, “terörist” kelimesini de “No” kelimesini de pek ala anlıyorlar.

Biliyorlar ki, Türkiye gerçekten üç günde DAEŞ dedikleri ne ise onu, PKK’nin bütün uzantılarını temizler ve Suriye halkının önünde, toprak bütünlüğü sağlanmış, 13 yıllık Esed zulmünün ve BAAS diktasının tüm izlerini silerek Arabıyla, Kürdüyle, Sünnisiyle, Şiisiyle bütün Suriyelileri güvenli ve mutlu kılacak bir vatanı gerçekleştirir.

Haberin Devamı

ABD, Almanya dışişleri bakanı üzerinden “PKK unsurları gitsin ama SDG kalsın” diye bir formül öneriyor. Bu terörizme ve Suriye’yi bölme fikrine yeni kılıf uydurmaktan ibarettir.

Trump bir ümit olabilir mi? Şurada 29 gün sonra, sadece Suriye’deki değil, tüm Orta Doğu’daki Amerikan askerlerini geri çekeceğini söyleyen Trump bu dediğini yapacak yetkiye kavuşacak. Trump, 2018’de de aynı emri vermiş, ama bakanından, özel temsilcisine kadar adeta askeri isyanla karşılamış ve emrini geri almak zorunda kalmıştı. Bu kez daha ateşli bir Trump var karşımızda. Bakana, askere aldırış edecek gibi görünmüyor. Ama Trump bu! Bir günü ötekini tutmayan bir başkana da hazır olmak gerekiyor.