PİRİMİZ üstadımız Mehmet Barlas’ın “yazar -çizer takımına ağabey tavsiyeleri” faslından kaleme aldığı yazı, köşe yazarlarını izleyenlerce de okunmalı.
Okunmalı ki, kim, neyi, niçin yazıyor; daha iyi anlaşılsın!
Yazı şu:
“Nasıl her mesleğin ‘İleri gelenleri’ ve ‘İleri gidenleri’ varsa, aynı durum bizim meslek için de geçerlidir.
Şu sıralarda bu durumun yansımalarını her an görmekteyiz.gidenlere örnek olarak sanal bir meslektaşımızı ele alalım.
Kendisinin çalıştığı gazetede köşesi vardır.
Ayrıca televizyonda program da yapmaktadır.
Ama bir türlü kendi yaptığı işlere yoğunlaşmaz.
Diğer köşe yazılarının nasıl yazılmaları gerektiği üzerinde kendince yol göstericilik yapar.
Kendi görüşlerine uymayan yazıları yazanları yerden yere vurur.
Bu da yetmez.
Televizyon programları yapan, mesela Başbakan’ı programında ağırlayan meslektaşlarına da ‘Soru öyle sorulmaz, böyle sorulur’ diye fırçalar atar.
Kendisi doğru dürüst salata yapmaya çalışacağına, her salataya maydanoz olur.
Ve meslekte ileri gider.”
* * *
Mehmet Barlas üstadımız nedense ürkek davranmış ve “sanal bir meslektaşımız” diyerek, eleştirdiği kişinin adını yazmamış.
Oysa hedefindeki kişinin Ahmet Hakan olduğu... Ahmet Hakan’ın mesajı hemen alıp, cevabını da hızla vermesinden belli:
“Meslek büyüğümüz Mehmet Barlas, gazetecilerin gazetecileri eleştiren yazılarını eleştirmiş.
Böylece ortaya şu türden bir ‘yazı’ çıkmış: ‘Meslektaşların meslektaşlarını eleştiren meslektaş yazısı...’
Garabeti görünce Mehmet Barlas’a ‘anlayabileceği bir dil’ ile seslenmek istedim. Lütfen ‘yanak okşama’ efektiyle okuyalım:
Mehmet Bey! Bu tür bir yazı olur mu ya? Bu tür bir yazı olur mu ya Allah aşkına? Yapma! Sen yılların köşe yazarısın...”
* * *
Üstadın yazısı bence de, hem kazdığı kuyuya balıklama atladığı için ibret vericiÖ Hem de salataya maydanoz bile olmayacak kadar tatsız, tuzsuz.
Şaşırdım.
Yılların Mehmet Barlas’ına bu yazıyı hiç yakıştıramadım.
Ve anlamlı bir eksik de doğrusu dikkatimi çekti.
Mesleğin “ileri gelenleri” ve “ileri gidenleri” kadar, bir de koşar adım “geri gidenleri” var ki...
Meslek büyükleri, asıl onların durumunu irdelemeli!
Yine Buca, hep Buca
BUCA Belediye Başkanı Ercan Tatı hakkındaki iddialar doğru mu? Ateş olmayan yerden duman çıkar mı? Ercan Tatı CHP’den atılacak mı?
Yoksa...
İşin sonu, “Beni sarsabilirler fakat yıkamazlar. Bana savrulan her yumruk beni daha da güçlü yapar” diyen Tatı’nın dediği yere mi varacak?
Bu soruların hepsine “evet” dense de, “hayır” dense de...
Kesin olan, Buca’da, üstelik yerel seçimlerin hemen ardından başlayan ve her geçen gün artan bir sıkıntı olduğu.
Dolayısıyla asıl soru şu:
Neden Buca?
Neden sadece Buca?
Ercan Tatı yaşanan süreçte “kendi payına düşen” hesaplaşmayı, kendisiyle yapmalı mutlaka.
Ve mutlak bir yanılgıdan... “Seçimlerde 123 bin oy aldım. Onun ağırlığı ile belediye başkanıyım” deme alışkanlığından da acilen uzaklaşmalı.
Sözüm herkese aslında.
Bütün belediye başkanlarına.
Çünkü bu iddia...
Seçime bağımsız girip kazananların hakkıdır yalnızca!
Tek karelik İzmir Enternasyonal Fuarı!
Özay Şendir
ABD’de yaşama hayali
12 Ocak 2025
Abbas Güçlü
Eğitimi neden düzeltemiyoruz?
12 Ocak 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımcı güvenli limanlara sığındı
12 Ocak 2025
Ali Eyüboğlu
Burak Kut: ‘‘Hayatım mucizeler, iniş ve çıkışlarla dolu’’
12 Ocak 2025
Güldener Sonumut
Trump Avrupa’yı stratejik otonomiye mi itecek?
12 Ocak 2025