Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki türlü çeşitli komisyonlardan biri de, Dilekçe Komisyonu.
Derdine derman arayan vatandaşların kapısını en çok çaldığı yer burası.
Komisyon Başkanı, Ak Parti Çanakkale Milletvekili Mehmet Daniş.
Yine Ak Parti’den Halil Ürün, Ali Aydınoğlu, İsmail Aydın, Enver Yılmaz, Gürsoy Erol, Sevde Bayazıt Kaçar...
BDP’den Emine Ayna.
MHP’den Muharrem Varlı.
CHP’den Kemal Ekinci, Hasan Akgöl ve bir İzmir Milletvekili Erdal Aksünger; komisyon üyesi olarak görev yapıyor.
Derseniz ki:
Dilekçe Komisyonu ne iş yapıyor?
Kendilerinin bu soruya verdiği cevaplar arasında “en iddialısı” şu:
“Komisyonun belki de en önemli işlevi, idarelerin işlemlerini denetlemesidir. Komisyonun kararlarının bağlayıcı olmadığı kabul edilse bile, bu kararlarla Meclis’in iradesinin ve manevi ağırlığının yansıtılması ve bu iradeye bağlı olarak kamuoyu ve basın denetiminin devreye girmesi Komisyonun kararlarının önemini ve etkinliğini artıran unsurlardır.”

Son dönemde 8785 dilekçe gelmiş Komisyon’a.
Milletin şikayeti çok.
Dilekçelerin kamu kurum ve kuruluşları ile ilişkisine bakıldığında, hani derler ya:
Yok, yok!

Bu arada haberlere konu olan bir şikayet ise mevsime uygun içerik taşıyor.
İnsanlar “sahillerin halka kapatıldığından, şezlong ve şemsiye gibi hizmetlerin gerekçe göstererek halkın denize girmesinin engellendiğinden” yakınmışlar Komisyon’a gönderdikleri dilekçelerde.
Komisyon da hemen el koymuş vaziyete.
Muğla, Aydın, Antalya ve İzmir sahillerinde, ikişerli gruplar haline ve en önemlisi “tebdili kıyafet” ile sorunu yerinde belirleme kararı almışlar.
Kıyafet, çok önemli elbet.
Plajda bırakın takım elbiseyi, pantolonla bile dolaşılmaz zaten.
Milletvekilleri de araziye uyup, ya şort giyecekler, ya mayo.
İyice inandırıcı olmaları için, plajda bulunmanın koşullarını tümüyle yerine getirmeleri gerekir aslında.
Güneş yağıyla sıvazlanıp, şöyle bir güzel kumsala uzanmadan bu iş olmaz.
Ve tabii, denize girmek de şart.
Oraya kadar gitmişken, sahillerin tozunu attıran şu jet skileri incelemeye alsınlar lütfen.
Bu konuda bir dilekçe yoksa ellerinde, yazımı “dilekçe niyetine” kabul etsinler.
Çünkü yazıktır.
İnsanlar karadaki trafik canavarlarından kaçarken, denizdekilere yakalanıyorlar!

Haberin Devamı

Yaz mesaisi

Tek karelik kamuflaj

Haberin Devamı

DEÜ’nde neler oluyor?

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün rektör atamalarında Dokuz Eylül Üniversitesi’ni neden “pas geçtiğini” çok merak ediyorum.
Oysa Prof. Mehmet Füzün, yeri “en garanti” adayların başında geliyordu.
Öyle ya:
Hem üniversitedeki seçimden açık ara birinci çıkmıştı.
Hem YÖK’ün listesinde adı birinci sıraya yazılarak, onay için Çankaya Köşkü’ne yollanmıştı.
Hem de Başbakan’ın ameliyatına bizzat girmesi ve bu konudaki “tek resmi açıklamayı” yapması vesilesi ile onu bütün ülke tanımıştı.
Öyleyse...
Rektörlüğe atanan 19 kişi arasında, Prof. Mehmet Füzün’ün adı neden yok?
Rivayet muhtelif.
Örneğin, seçimde sadece 25 oy almasına rağmen YÖK’ün üçüncü sıradan aday gösterdiği, Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Yusuf Karakoç’un Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü yapılacağı şeklindeki bir iddia var ki...
Eğer doğruysa, sizi bilmem ama ben hiç şaşırmam!