Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

SAYIN Başbakan buyurmuşlar ki:
“Yazıcıoğlu yaşasaydı ‘evet’ derdi.”
Yazıcıoğlu...
Hangisi?
Muhsin Yazıcıoğlu.
Neymiş?
Yaşasaymış, ‘evet’ dermiş...
Hayret.
Ne biliyorsun?
Gaipten sesler mi duyuyorsun yoksa?
Ve dahası...
Göçüp, giden birinin ardından fetva vermek doğru mu?
Eğer gerçekten bir “doğru” aranıyorsa...
Gelin, bir başka Yazıcıoğlu’nu dinleyelim can kulağıyla.
Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, 27 yaşında.
Kendisi, çok sevdiğim, her fırsatta özlemle andığım Vali Recep Yazıcıoğlu’nun oğlu.
AKP’de siyaset yapıyor.
Soruyorlar:
“Babanız aramızda olsaydı o da siyaset için AKP’yi mi tercih ederdi acaba?”
Beklenir ki...
“Evet” desin.
Hayır.
Demiyor.
27 yaşındaki Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, sadece soruya cevap değil, 56 yaşındaki genel başkanına “ders veriyor” aynı zamanda:
“Bu soruyu ben cevaplandıramam. Hakkın rahmetine kavuşmuş biri hakkında bunu söylemem çok yakışıksız olur.”
Referandum sürecindeki “yakışıksız” işlerin bini bir paraya gidiyor aslında.
Misal...
“Bebek katili” namıyla maruf birinden dahi, bir şekilde “evet” oyu için destek istendiğine dair dedikodular almış başını gidiyor!
CHP Milletvekili Tacidar Seyhan soruyor iktidara:
“20 Temmuz Salı günü MİT Müsteşarı Dr. Hakan Fidan’ın yanına iki şahsı daha alarak İmralı’ya gittiği ve Öcalan ile görüştüğü iddiaları doğru mudur? Bu gidiş esnasında helikopter yerine deniz araçlarının kullanıldığı ve adadaki kamera sisteminin kapalı durumuna getirildiği iddiaları doğru mudur?”
İddialar, bir TV ekranında İçişleri Bakanı’na soruluyor.
Cevap şu:
“MİT Müsteşarı bana bağlı değil.”
İçişleri Bakanı sıkıntıyla kıvranmasın da, ne yapsın?
Ne olsa...
Pabuç bağlı!


Bir ‘parti’ haberi!

MEMLEKETTE yalnızca dertten tasadan ibaret olaylar yaşanmıyor.
Seçimmiş... Geçimmiş...
Geçin hepsini bir kalemde.
Siz asıl şu habere bakın, habere...
“Sunset Restaurant’ta çarşamba gecesi düzenlenen ‘Yaza Veda’ partisine Deniz Akkaya’nın sevgilisi Efe Önbilgin ile Demet Akalın’ın eski sevgilisi Emir Tamer’in kavgası damgasını vurdu. İddialara göre olay şöyle gelişti: Gazeteci-yazar Ece Vahapoğlu, partiye Emir Tamer ve arkadaş grubuyla geldi. Karşı masada yönetici arkadaşlarıyla yemek yiyen Önbilgin, Vahapoğlu’nu tanıdığı için yanına gidip selam verdi ve sohbete başladı. Sohbet uzayınca Tamer sinirlendi. Dakikalarca süren sohbetin ardından Önbilgin kalkarken Tamer’e elini uzattı ancak karşılık alamadı. Eli havada kalan Önbilgin ile Tamer arasında bu nedenle başlayan tartışma kısa sürede yumruk yumruğa bir kavgaya neden oldu. Yaklaşık 25 kişinin sakinleştirmekte zorlandığı kavgada Efe Önbilgin’in üstü başı kanlar içinde kaldı. Kavgada Önbilgin’in eli yarıldı Tamer’in ise omuzu incindi.”
Vay be...
Bizler “vatan” işeriyle uğraşırken “memlekette” neler oluyormuş meğerse!


Tek karelik reklâm!

Yakışıksız işler