Önce bir hakkı teslim edeyim.
Deseler ki:
“Ak Parti’de en beğendiğin beş kişi kim?”
Yeri garanti olan ilk kişi, Ali Babacan’dır.
Hali, tavrı, tarzı gayet düzgün; çalışkan ve sevimli bir adam.
Daha ne olsun?
Üstelik şu sözlerine de “genel anlamda” bir itirazım yok:
“Tasarruf oranımız bu yıl milli gelirimizin yüzde 12’sine düştü. Maalesef hane halkımızın yüzde 45’i aylık gelirinden daha fazla harcıyor ve insanlarımızın bankalara olan borcu çoğalıyor. Geçen yıl bireysel krediler 43 milyar lira artmıştı, bu yıl onun üzerinde bir 50 milyar lira daha artıyor. Herkesin ayağını yorganına göre uzatması gerekiyor.”
Ama.
* * *
Ali Babacan kusura bakmasın ama hem de uzata uzata kocaman “amma” demek zorundayım.
Sanırım o da merak eder.
İnsanlar gelirinden fazla parayı neden harcıyor?
Sahi.
Sordunuz mu?
Soruşturdunuz mu?
Ahalinin o yüzde 45’lik kısmı meyhaneye gidip, kafa mı çekiyor?
Marka mağazaların kapısında kuyruğa mı giriyor?
Fransa’ya inat, Paris yerine Milano’ya mı gidiyor?
Söyleyin lütfen.
Ne yapıyor?
* * *
Öyle bin-bin 500 denekli bir araştırma falan yaptırmadım.
Sadece bildiğim, gördüğüm, yaşadığım şu:
Bırakın lüks restoranları falan, kimsenin çorbacıya gidecek gücü yok.
Paris, Milano şöyle dursun... Akbil’i, Kenkart’ı boşalan insanlar; gün geliyor evine yürüyerek gidiyor.
Cebinde çocuğuna verecek harçlık parası yok çoğu kişinin.
Elektrik, su, doğalgaz faturaları da mecburen kredi kartı ile ödeniyor.
Alışverişe gelince...
Marka mağazalar, AVM’ler o yüzde 45 için zaten seyirlik.
Biber, patlıcan almak için semt pazarına akşamüzeri gitmek ise zorunlu bir alışkanlığa dönüştü. Fiyatlar o saate düşüyor çünkü.
Yine o yüzde 45’in yeni bir ceket, palto, kaban veya mont almayışının üzerinden hayli zaman geçti.
Pazardan ancak don alınıyor şimdi.
Beş lira çifti.
Eğer tasarruf etmeye yaracaksa...
Size feda olsun.
Biz donsuz da gezsek olur!
İzmir’de ne oldu?
Başlıktaki soruya verilecek ilk cevabı, olay Türkiye çapında olduğu için geçtiğimiz günlerde vermiştik.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonlar ve halen tutuklu bulunan çok sayıda üst düzey bürokratın varlığı, belli ki 2011’den miras kalacak, 2012’ye.
Ya sonra, başka ne var?
Bence...
CHP.
Yıl başladı, yıl bitti; iliyle ilçeleriyle, milletvekili adaylarıyla belediye başkanlarıyla CHP’deki tartışmalar hiç ama hiç gündemden düşmedi.
Ak Parti ise “35 proje” ile 2011’i sanırım kârlı kapattı İzmir’de.
Ve elbette...
EXPO.
Vay be.
O ne şamataydı öyle.
EXPO’ya aday olmak bile, kazanmak kadar önem taşıdı neredeyse!
Tek karelik marifet!
Özay Şendir
2025’te olacaklara dair…
29 Aralık 2024
Abbas Güçlü
“İTÜ aradığı Yıldızı buldu”
29 Aralık 2024
Zeynep Aktaş
Faizde düşüş trendi yatırımda rotayı değiştiriyor
29 Aralık 2024
Ali Eyüboğlu
Dijital kanalların seyirciyle bağı yok
29 Aralık 2024
Güldener Sonumut
Avrupa’da söylemle eylemin 50 tonu ve 2025
29 Aralık 2024