Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları

Yaşlı bakım ücreti...
Çocuk bakım ücreti...
Özürlü bakım ücreti gibi, hak sahiplerinin devletten aldığı paralar var.
Böyle “bakım ücretine” can kurban.
Diğer yanda, vatandaşın ödediği “bakım ücretleri” var.
Çoğu malum.
Elektrik sayacı bakım ücreti.
Su saati bakım ücreti.
Otomobil bakım ücreti.
Bilgisayar bakım ücreti.
Kat kaloriferi bakım ücreti.
Klima bakım ücreti.
Çamaşır makinesi bakım ücreti.
Buzdolabı bakım ücreti.
Kombi bakım ücreti.
Kanal bakım ücreti.
Yol bakım ücreti.
Asansör bakım ücreti.
Şebeke bakım ücreti.
Apartman bakım ücreti.
Falan... Filan...

Hani bir işi yaptırırsınız ve karşılığında bir ücret ödersiniz.
Örnekse otomobilinizin yağına, suyuna, şurasına burasına bakarlar veya asansörlerin yıllık bakımını yaparlar...
Bunlara tamam.
Onları yapmak, yaptırmak zaten şart.
Veya bir yerde okumuştum.
“Bakım ücreti” faslından, beyaz et sektöründe “fason bakım ücreti” diye bir uygulama varmış.
Belki bu da normal.
Ama ve meselâ...
“Sakın hastaneye (kuvöz bakım ücreti) ödemeyin” diye, çırpınıp, duran Ali Tezel’e dikkat.

Asıl mesele, size bize sormadan otomatik olarak fatura edilen veya hesaptan kesilen ve çoğunun adına “bakım ücreti” denen paralar zaten.
Ve müjde...
Nur topu gibi bir “bakım ücretimiz” daha oldu.
Gazeteler bu yeni durumu haber yaparken, yaratıcılıkları ölçüsünde de başlık attılar, “Bankaların yeni kazığı” veya “Bankaların son numarası” gibilerinden.
Olan şuydu.
Vatandaşların bankalardaki hesaplarına yeni bir kesinti musallat olmuştu!
Var olanlar yetmezmiş gibi, bir de üzerlerine “hesap bakım ücreti” konmuştu.
Eğer milletin buna “soygun” demesini istemiyorsanız, adını değiştirin.
“Sorma ver parası” deyiverin, olsun bitsin!

Haberin Devamı

Tek karelik merak!

Nereden nereye...

Çiğli’deki havaalanı “eskiliğiyle, eksikleriyle” mazideki bir fotoğraf karesinden ibaret artık.
Fakat Adnan Menderes’teki çile dolu bekleyişler hâlâ bütün tazeliğiyle hafızalarda.
Yeni Dış Hatlar Terminali yapılırken, İç Hatlar Terminali’ne reva görülen yer neydi öyle?
Koca İzmir avuç içi kadar bir alana itilip, kakılmıştı.
Aynı oranda küçük otoparkında ise yer bulmak çoğu kez imkânsızdı.
Allah biliyor ya, uçağa binmemek için ne gerekiyorsa yapıyordum o zamanlar.
Sonra vaziyet düzeldi.
14 ay sonra da mükemmel olacak her şey.
Toplam 291 bin 267 metrekare alan, modern bir mimari, 76 check-in kontuarı, 8 yolcu köprüsü, 4 CIP bekleme salonu, 7 VIP bekleme salonu, 3 bin 20 araçlık otopark...
Vay anam vay.
Yapan da, yaptıran da sağ olsun.