TIPKI Güngör Uras’ın yazdığı gibi:
“Devlet veya özel sektör parayı bulunca üniversite açabilir ama parayı akıtmakla kısa sürede öğretim elemanı yetiştirmek imkânsızdır. Bu zaman alır.”
Gerçekten de aynen böyle oluyor.
Ya Meclis’e verilen önergeler veya biraz da eğitim alanına yatırım yapmak isteyenler sayesinde; üniversite sayısı hızla artıyor.
10 yıl önce bir-iki büyük şehirde parmakla sayılırken özel üniversiteler, sınır tanımıyor şimdi.
Örnek mi?
Samsun Canik Başarı Üniversitesi, Gürgen Yatak Köyü’nde...
Gazikent Üniversitesi, Gaziantep Havaalanı Yolu Üzeri 8’inci kilometrede...
Melikşah Üniversitesi, Kayseri Talas’ta...
Mevlana Üniversitesi, Konya Selçuklu’da...
Nuh Naci Yazgan Üniversitesi, yine Kayseri Melikgazi’de...
Liste uzayıp, gidiyor.
Yaşadığı şehirde ya da hedeflediği düzeyde bir devlet üniversitesine giremeyenler de, özel üniversitelerin “akıl çelen” çağrılarına kulak veriyor mecburen.
* * *
Yine Güngör Uras’ın yazdığı gibi:
“Gönül ister ki, vakıf üniversiteleri gazetelere verecekleri ilanlarda sadece binalarının güzelliğinden ve burs imkânından söz etmesinler. Öğretim kadrolarını açıklasınlar. Kaç profesörleri, kaç doçentleri var? Bunlar kimler? Bunların akademik kariyerdeki geçmişleri nedir? Bunları anlatsınlar. Gençler de binaya ve paraya bakarak değil, öğretim kadrolarına bakarak seçim yapabilsin.”
Yerleştirme başvurusu için yarın son gün.
Hangi üniversitede kaç profesör, kaç doçent var?
Bunlar kimler?
Akademik kariyerdeki geçmişleri ne?
Sahi...
Baktınız mı bütün bunlara?
* * *
Laf lafı açınca, bir soru daha geliyor akla:
Para varsa...
Sorun yok.
Peki.
Yoksa para...
Ne olacak o zaman?
Ne oluyor o zaman?
İşte o zaman...
Boyunlar bükülüyor ailede.
“Marka kot” için...
“Marka bot” için zar zor yetiştirilen maaşlar, “marka üniversiteye” öldür Allah yetmiyor.
İşte o zaman...
Babalar “babalıklarından utanır” hale geliyor!
Tramvayımı istiyorum
HABER güzel de, cek-cak’lı henüz. Hızlanın lütfen. Şu tramvay rüyasını gerçekleştirin çabuk.
Fahrettin Altay’dan Halkapınar’a...
Alaybey’den Mavişehir’e...
Şirinyer’den Tınaztepe’ye şöyle bir güzel gidelim daha fazla gecikmeden.
Keyfe bakın.
Ne asabı bozuk bir otobüs şoförünün direksiyonu hızla kırıp, milleti oradan oraya savurması... Ne öndeki aracın aniden fren yapması... Ne trafik sıkışması olacak.
Ne de insanlar, metronun karanlık tünellerinden geçmeye mecbur kalacak.
Düşünseniz ya...
Hele Alaybey-Mavişehir hattında, sırf sahil sefası yapmak için dahi binilmez mi tramvaya?
Onun için çabuk.
Lütfen daha çabuk.
Başlayın ve bitirin şu işi.
İzmir’e yapılacak en fiyakalı hizmet, olsun bitsin bir an önce.
Tek karelik formül
Özay Şendir
ABD’de yaşama hayali
12 Ocak 2025
Abbas Güçlü
Eğitimi neden düzeltemiyoruz?
12 Ocak 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımcı güvenli limanlara sığındı
12 Ocak 2025
Ali Eyüboğlu
Burak Kut: ‘‘Hayatım mucizeler, iniş ve çıkışlarla dolu’’
12 Ocak 2025
Güldener Sonumut
Trump Avrupa’yı stratejik otonomiye mi itecek?
12 Ocak 2025