Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları



Hükümeti yıkmaya teşebbüs eden ilk çete, 31 Mayıs 2006’da ortaya çıkarılmıştı.
Üstelik Başbakan Erdoğan ve daha pek çok kişiye suikast hazırlığı içinde oldukları da iddia edilen “Atabeyler Çetesi”, o günlerde deneme yayınına başlayan “cümbür cemaat korosu” tarafından, ha bire manşetlere taşınmıştı.
Bazı internet sitelerinden “Atabeyler Çetesi külliyatına” erişmek ve böylece hafızaları tokatlayarak, nereden nereye gelindiğini hatırlamak mümkün!
31 Mayıs 2006’dan sonra izlenecek yol haritasının güzergâhını aydınlatan işaret fişeklerine örnek vermek gerekirse...
“Eryaman’da polisin baskın yaptığı cephane evde, anti-tank silahı roketatarların da bulunduğu ortaya çıktı. Evde ele geçirilen çok sayıdaki askerÓ mühimmat ve onlarca telsiz polisi bile şaşırttı. Uzmanlar, evdeki patlayıcı madde ve mühimmat ile 90 adet zaman ayarlı ya da uzaktan kumandalı patlayıcı yapılabileceğini belirtiyor.”
Buna benzer haberlerle, zaten kıt olan kimi akıllar iyice tavana vurdu.
Neler oluyordu?

Çok geçmeden “olanlar ve olacaklar” belli oldu.
13 Temmuz 2006’da ahaliye şu gelişme duyuruldu:
“2 emniyet müdürü, 2 subay ve 2 astsubayın da aralarında bulunduğu 10 kişi hakkında ‘hükümetin görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs için anlaşma’ suçundan iddianame hazırlandı.”
Bu arada kafaları iyice karıştıran “bir şeyler” olduğunu da, yine hatırlamak gerekiyor:
“Meçhul bazı kişiler bazı gazetecileri arayarak baskınla ve ele geçirilen dokümanlarla ilgili bilgiler vereceğini söyledi. Genelkurmay Nizamiyesi önündeki buluşmada teslim edilen sarı zarflardan operasyonla ilgili belge ve dokümanların çıktığı ifade edildi.”

Aradan geçti altı yıl.
Mahkeme “Atabeyler Çetesi” kararını nihayet verdi:
“Ankara 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi, Başbakan Tayyip Erdoğan’a suikast düzenleyeceği de ileri sürülen ‘Atabeyler Çetesi’ davasında 9 sanığın beraatına...”
Beraat!.
Hükümeti devirmeye teşebbüs, Başbakan’a suikast, falan, filan; bütün bu dehşetengiz iddialar birer hikâye miydi yani?
Mahkemenin kararına göre...
Öyle!

Oysa diğer yanda yaşanan acılar, çekilen azap ve çile; onların hepsi gerçek.
Cüzzamlı muamelesine tabi tutulan, işinden atılan insanların dramı gerçek.
Istırapla geçen altı koca yıl da, kocaman bir gerçek!
2006 yılında, gündemdeki “Neler oluyor?” sorusu, yerini şu soruya bıraktı artık:
Şimdi ne olacak?
Bir soruda ben eklemek isterim:
Bu sorunun cevabını ve elbet “hesabını” kim verecek?

Haberin Devamı

Tek karelik görsel şölen

Haberin Devamı

Maymuncuk liste!

Cumhuriyet Halk Partisi’nde neden bu kadar sık Kurultay yapılıyor, sonunda anladım.
Sanırım “eğlence olsun” diye!
Çünkü şaka şamata gırla gidiyor Kurultay salonunda.
Yakasında delege kartı olan her iki kişiden biri aday.
Bundan âlâ şenlik mi olur siyaset erbabına?
Önce “çarşaf liste” çıkıyor piyasaya. Kurayla, sıralamaya hangi harften başlanacağına karar veriliyor evvelâ.
Misal.
Son Kurultay’da şans, soyadı “F” ile başlayanlara güldü ve 434 adayın ismi yazıldı ardı ardına.
Sonra Genel Başkan’ın “anahtar listesi” sürüldü ortaya.
Anlamı şu:
“Parti Meclisi’ne girecekleri 434 kişi arasından değil, bu 90 kişi arasından seçin.”
Yetmez.
50 isimlik bir “elek” daha lâzım.
Nitekim herkes kafasına göre bir de ondan yaptı.
Kurultayı izleyen arkadaşlar buna “anahtarın anahtarı” adını vermişler.
Ben olsam “maymuncuk” derdim!
Ve pazar günü, şöyle sakin kafayla bir “liste muhasebesi” yapmaya niyetliyim ki; bakalım, hangi maymuncuk kilidi açtı?