Sat gitsin...
ADAM akıllı. Tıkır tıkır para kazanacak işlere yatırım yapmanın üstadı.
Önce Turkcell ile kaptı malı.
Ardından Digitürk’le topluyor paraları.
Konuş.
Para...
İzle.
Para...
Mübarek şirketler “kumbara” sanki.
Sırada Gediz ve Boğaziçi Elektrik var şimdi.
Boğaziçi Elektrik, İstanbul’un Avrupa yakasının patronu.
4 milyon abonesi var.
Gediz Elektrik, İzmir ve Manisa’nın hâkimi.
2 milyon 400 bin abonesi var.
Çevirdin mi lâmbanın düğmesini... Bastın mı klimanın kumandasına...
Kaldırdın mı fabrikanın şalterini...
Dönsün sayaçlar.
Gelsin paralar.
Mehmet Emin Karamehmet yine yaptı yapacağını.
Üç-beş saat içinde bastı 5 milyar doları, aldı İstanbul ile İzmir’in elektrik dağıtımını.
Söylenecek tek şey var:
Helal olsun...
* * *
Öte tarafta, Boğaziçi, Gediz, Trakya ve Dicle Elektrik şirketlerinin özelleştirilmesiyle; 6 milyar dolar girecek devletin kasasına.
Gel de meraklanma...
Ne olacak bu para?
Nereye, nasıl harcanacak?
Öyle ya...
Söz konusu olan, devletin malı, devletin parası.
Eyvah. Eyvah.
Bu lafları duyunca hep huylanırım.
“Keriz” yerine konmaktan fena halde korkarım!
* * *
Nitekim geçen 8 yılda 108 özelleştirme gerçekleşmiş ve bu satışlardan 31 milyar 603 milyon 630 bin 785 dolar tahsil edilmiş edilmesine de...
Onca paranın akıbeti hakkında kim, ne biliyor?
AKP cenahından söylenen, özelleştirmeden gelen paraların Türkiye’nin borç yükünü azaltmak için kullanıldığı olmuştu hep.
Yanlış biliyorsam, lütfen düzeltin.
AKP iktidar olduğunda, Türkiye’nin iç ve dış borcu 220 milyar dolardı.
Peki.
O günden bugüne borcumuz azaldı mı?
Yoksa...
300 milyar veya 350 milyar ya da 400 milyar ve hatta (Prof. Osman Altuğ’a göre) 600 milyar dolara mı çıktı?
Bakanlık ne iş?
GERÇİ artist olan kardeşi... Hani şu Kurtlar Vadisi dizisindeki Alper...
Ama Kürşat Tüzmen’in haline tavrına bakan, asıl artistin o olduğunu sanır.
Hele Rusya Başbakanı Putin’le çekilmiş fotoğraflarını Rus kızlarına gösterirken onu görenlerin aklına, başka ihtimaller de gelir!
Kendisine sorsanız...
“Ben aslında sporcuyum” der.
Motosiklet yarışları için geldiği İzmir’de “Ben aslında sporcuyum” dedi nitekim ve ekledi:
“Bakanlığı hobi olarak yaptım.”
Hobi mi?
İnsanın “mesleği dışındaki uğraşısı” yani.
Tamam.
“Bakanlık” bir meslek değil ama “hobi” hiç değil.
Bana sorarsanız...
Bir “bileşke” bakanlık.
Bilginin, birikimin, becerinin, dirayetli bir iradenin ve insan sevgisinin harmanlandığı bir bileşke.
Derseniz ki...
Bakan olanların kaçı bu bileşkenin mahsulü?
Yok.
Demeyin!
Tek karelik Tüzmen
