Hastaneye giden Temel kapının önünde ağlayan yaşlı adamı görünce sormuş:
- Ula emice niçün ağlaysun?
Adam cevap vermiş:
- Kan tahlili için geldüm parmağumi kestuler ona ağlayrum.
Bunu duyan Temel de feryat figan ağlamaya başlamış.
Bu kez adam sormuş:
- Ula uşağum sen neden ağlaysun?
Temel korkuyla yanıtlamış:
- Emice ben de idrar tahliline geldiydim ona ağlayrum!
Eğer günlerden 1 Nisan değilse ve “emice” şaka yapmadıysa, Temel’in korkusunu gidermek zor olacak elbet.
* * *
Eğer bugün bir mayo hediye edilirse size, aklınızda bulunsun.
Almanya’da özel bir kumaştan üretilen bir mayo satılıyormuş.
İlk bakışta hiçbir tuhaflığı yokmuş.
Ama onu giyip suya giren, kısa süre sonra anadan üryan kalıyormuş.
Bereket havalar serin.
Denize girmek için henüz çok erken.
Yine de dikkat.
* * *
Şaka yapmak zor iş aslında.
Naif olacaksın, yaratıcı olacaksın, muhatabını güldürecek ama üzmeyeceksin ve de “Başbakan istifa etti” gibi haberlerle, kabak tadı vermeyeceksin!
En önemlisi de...
“Eşek şakası” yapmayacaksın.
Aksi halde, başın derde girebilir.
Örnekse 1 Nisan 2006’da Murat Alas adında bir genç, vapurla Kadıköy’den Beşiktaş’a giderken “Üzerimde bomba var” diye bağırmış...
Olayın şaka olduğu sonradan anlaşılmış ama İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nde, “Halk arasında korku ve panik yaratma” suçundan hakkında dava açılan Alas, 15 ay hapis cezasına çarptırılmış.
* * *
Veya daha beteri, bir sanayi sitesinde çalışan Burak Kuzik, üzerine yanlışlıkla benzin dökmüş. Giysilerini değiştirmek için giderken, arkadaşı çakmakla yanaşıp “Seni yakayım mı?” diye şaka yapmış.
Yakıp söndürdüğü çakmaktan fırlayan bir kıvılcım, şakayı kakaya dönüştürmüş bir anda.
Burak hastaneye götürülmüş fakat...
Ne fayda!
* * *
Bir de kaderin yaptığı şakalar var insana.
Dört çocuk sahibi 45 yaşındaki İsmet Dedeoğlu, “Allah’ım, bana toprakla uğraşacağım bir iş ver” diye dua etmiş daima.
Duası kabul olmuş sonunda.
Dedeoğlu yıllardır, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda “mezar kazıcılığı” yapıyor!
Tek karelik tavsiye!
Mühim bir merak konusu!
Canınız çok sıkıldığında oturun internetin başına, magazin haberlerini okuyun mutlaka.
Böylesine “garantili eğlenceyi” başka bir yerde bulamazsınız asla.
Belki çoğu palavra.
Daha iyi ya!
Meselâ...
Avcı hikâyeleri neden ilgiyle dinlenir?
Çoğu palavra olduğundan.
Örnekse şu haber:
“Cemiyet dünyasının en gözde kadınlarından ‘falancanın’ Nişantaşı sokaklarında gezerken kolunda taşıdığı Hermes Himalayan marka çantanın 80 bin dolar (150 bin TL) değerinde olduğu ortaya çıktı. Aynı çantayı daha önce sosyetik güzelin annesinin de takması gözden kaçmadı. Anne-kızın aynı çantayı mı kullandığı yoksa çantalardan iki tane mi satın aldığı merak konusu oldu.”
Palavra mı, değil mi bilmem ama...
Memleket meselelerine kafayı takmak yerine, sosyeteye takılmak; en azından kafayı dağıtmaya iyi geliyor!