Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BİR hikâye ancak bu kadar güzel yazılır.
Neymiş?
Belçika’nın Gent şehrinde, Eylül ayında düzenlenen Accenta Fuarı’ndaki İzmir standının açılışını yapan Belçika Başbakanı Herman Van Rompuy’a, kendisine şans getirmesi için “nazar bocuğu” hediye edilmiş...
Sonra?
Rompuy, “Buna gerçekten çok ihtiyacım var” demiş...
Daha sonra?
Avrupa Birliği liderleri günler süren arayış ve tartışmaların ardından, Belçika Başbakanı Van Rompuy’u AB tarihinin ilk başkanı olarak seçmiş...
Seçmiş de ne olmuş?
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan açıklamaya göre:
“Şimdi o açılışta bulunan herkes, verilen nazar boncuğunun Belçika Başbakanı’na ‘uğurlu’ geldiğini söylüyor.”
* * *
Hemen “vay anam vay” demeyin.
Çünkü açıklamanın devamı var:
“İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da açılış konuşmasında, Rompuy’un yakın bir gelecekte ‘AB’nin en etkin ismi’ olacağını tahmin etmişçesine, doğrudan Türkiye - AB ilişkilerine değinmişti.”
Sakın ha...
“Ya neye değinecekti? Kamboçya’daki sineklerin döllenme sorununa mı?” diyerek, o müthiş kehanetle kafa bulup; yaratılan karizmayı çizmeyin!
* * *
İlle de bir şey diyecekseniz...
Meselâ şöyle deyin:
“Madem birini AB Başkanı yapacak gücünüz vardı, neden Van Rompuy’a verdiniz gazı? Şöyle nefesi kuvvetli bir hocaya, ‘İnşallah iki yakası bir araya gelmez’ dedirteceğinize; boynuna nazar bocuğu asarak, niçin başımıza bela ettiniz tescilli Türkiye düşmanını?”
Yoksa...
Adamın, “Türkiye Avrupa’nın bir parçası değil ve hiçbir zaman olmayacak” dediğinden de mi haberiniz yoktu?


Doğru mahkemeye
TAM 12 bin 988 vatan evlâdı, heyecanla “postacının kapıyı çalmasını” bekliyor.
Çünkü onlar...
Telefonlarının dinlendiğinden şüphe eden milyonlarca insandan, “resmen” ve “gerçekten” dinlendiği açıklanan 113 bin 270 kişi arasında yer alanlar.
Neticede “temiz” çıkmışlar.
Ve kendilerine “Sizi boşuna dinlemişiz” mealinde bir mektup gönderiliyor şimdi.
Ah.
Keşke o mektuplarından biri bana gelse!
Ama geleceklere tavsiyem...
Bir yandan, yüklü bir tazminat davası açmalarıdır.
Diğer yandan, ilgili savcılar ve emniyet görevlileri hakkında “görevini kötüye kullanmaktan” suç duyurusunda bulunmaları.
Dedim ya...
O mektuplardan biri bana gelse, soluğu mahkemede alırım.


Tek karelik mimari hata!

Nazar ‘kime’ değdi