Ocak ayı rahim ağzı kanseri farkındalık ayı. Ben de her yıl gönüllü olarak destek veriyor, hem bir kadın hem de bir beslenme uzmanı olarak farkındalık yaratmaya çalışıyorum. Öyle ki, bir diğer adıyla serviks kanseri tüm dünyada kadınlar arasında en fazla görülen dördüncü kanser türü. Dünya çapında doğurganlık çağındaki kadınlar arasında ise ikinci önde gelen ölüm nedeni olarak biliniyor. Üstelik bilinenin aksine sadece kadınlar değil erkekler de taşıyıcı olduğu için risk altında. 2030 yılına kadar 700 binden fazla yeni vakaya ve yılda 400 binden fazla can kaybına ulaşacağı tahmin ediliyor.
İyi haber şu ki rahim ağzı kanseri, düzenli tarama testleri sayesinde erken dönemde teşhis edilebilen ve tedaviye genellikle başarılı bir şekilde cevap veren bir kanser türü.
Bir kez daha aşı
Rahim ağzı kanseri vakalarının neredeyse tamamı HPV (Human Papilloma Virüsü) ile ilişkili. HPV aşısı medeni hâl ve cinsiyet fark etmeksizin herkesin ücretsiz ulaşabileceği bir hizmet olması gerektiğini hep söylüyorum. Yapılan araştırmalar aşının kansere karşı yüzde 80-90 oranında koruma sağlayabildiğini belirtiyor. 100’ün üzerinde ülkede aşı programı dahilinde olan HPV ülkemizde hâlen hiçbir yaş grubunda ücretsiz değil. Fakat bazı belediyeler, ücretsiz HPV aşısı uygulanmaya başladı.
Dünya Sağlık Örgütü’nün, rahim ağzı kanserine karşı 9-14 yaşlarındaki kız çocuklara aşı yapılması önerisini de hatırlatmakta fayda var.
Risk faktörleri önemli
30 yaşın üzerinde olup tedavi edilmemiş Human Papilloma Virüs (HPV) ve/veya cinsel yolla bulaşan diğer enfeksiyonların olması risk faktörlerinin başında geliyor. Fazla doğum sayısı ve ilk doğumu erken yaşta yapmak gibi faktörler risk faktörleri arasında. Lütfen düzenli smear testi yaptırmayı ve jinekolog kontrollerini ihmal etmeyin.
Aynı zamanda sigara tüketimi ve zayıflamış bağışıklık sistemi gibi faktörler de ön plana çıkıyor. Bağışıklık sistemine destek için ise bitki bazlı, antioksidandan zengin bir beslenme her hastalıkta olduğu gibi kıymetli. Yapılan araştırmalarda bu konuda özellikle öne çıkan vitamin minerallerin başında A, C, E vitaminleri, omega-3 ve D vitamini geliyor.
Beslenmenin rolü yadsınamaz
Beslenme ve rahim ağzı kanseri ile ilgili yakın zamanda yapılan bir çalışma, Akdeniz diyetinin rahim ağzı kanseri riskini yüzde 60 oranında azaltabileceğini belirtiyor. Bir diğer araştırma ise beslenme alışkanlıklarındaki değişikliklerin kanser başlangıcını yüzde 40 oranında önlemeye katkıda bulunabileceğini söylüyor.
Nutrients dergisinde yayımlanan bir araştırmada 35-64 yaşları arasındaki 3 bin 472 kadın değerlendirilmiş. Kolombiya’da yapılan bu araştırmada serviks kanserinin görülme sıklığındaki artış ve diyabet arasındaki ilişki vurgulanıyor. Şeker oranı yüksek bir diyetin obezite, insülin direnci, inflamasyon ve kanser gelişimi ile ilişkili metabolik bozukluklara yol açabileceği ise altı çizilen noktalardan.
Görünmeyen oyuncu
Disbiyoz olarak bilinen bağırsak bakteri dengesizliğinin de birçok kanser gelişiminde rolü olduğu unutulmamalı. Yapılan araştırmalar oral ve bağırsak mikrobiyatasındaki değişikliklerin rahim ağzı kanseri riskinde rol oynayabileceğini belirtiyor. Birçok çalışmada HPV enfeksiyonunun kansere dönüşme sürecinde, bağışıklık sistemi üzerinden mikrobiyatanın rol oynayabileceği düşünülüyor.
Probiyotik ve prebiyotik açısından zengin bir beslenme planı, bağırsak mikrobiyomunuza destek olur. Örneğin; kefir, yoğurt, fermente baklagiller gibi alternatifler probiyotik kapasiteyi destekleyerek bağırsaklardaki iyi bakterileri artırmaya yardımcı olur. Mevsim sebze ve meyvelerindeki çözünür lif ile prebiyotik kapasitesini destekleyebilirsiniz.