SORSALAR, “İş âleminin ciğerini bu ülkede en iyi kim bilir?” deseler; çok kişinin aklına önce Güngör Uras’ın adı gelir.
Ve Güngör Uras geçenlerde öyle isabetli bir teşhis ve tarihe geçecek tespit yaptı ki, özellikle bir süre bekledim, “Acaba karşı çıkan olacak mı?” diye.
Yok.
Olmadı.
Güngör Uras’ın “Allah, politikaya bulaşan, hükümet ile işi olan işadamlarına kuvvet versin. Referandumda ‘evet’ diyeceklerini şu günlerde açık açık beyan etmeye mecburlar. Ekonomik bakımdan ayakta kalmaları buna bağlı hale geldi” şeklindeki satırlarına, bir tek kişi karşı çıkmadı.
Çıkamadı.
Çünkü çıkamazdı.
* * *
Güngör Uras yine de insaflıydı.
“Böyle bir durumun ortaya çıkmasında tek suçlu iktidar partisi ve de onun lideri mi?” diye sorup, kendi sorusuna “Hayır. İşadamları ve onların şemsiyesi altında toplandığı zorunlu veya gönüllü üyeliğe dayalı meslek kuruluşları ve dernekler de suçlu” demekle: bütün suçu iktidarın baskısına ve zorbalığına bağlamadı!
Başbakan Erdoğan’ın şu sözlerini hatırlatmıştı önce:
“Huzurumuza geliyorlar. Orada başka konuşuyorlar. Bir şeyler istiyorlar. Çıkınca başka konuşuyorlar. Bundan sonra bir şeyler istemek için huzurumuza gelemeyecekler!”
Sonra da “acı gerçeği” kayıt altına almıştı:
“Demek ki sorunun kaynağında, işadamlarının, meslek kuruluşların, derneklerin şu veya bu nedenle hem iktidar hem de politikacılarla ilişki kurmaları var. İş yapacak yerde politika yapmaya kalkmaları veya işlerini yürütmek için politikacıdan medet ummaları var.”
* * *
Hal böyle olunca, beyanatlar birer ikişer yayımlanıyor sağda solda.
Belli.
“Evet mecburcularının” ya kulağı çekilmiş usulca veya en azından kulaklarına kar suyu kaçırılmış!
Belli.
Verilen “utangaç mesajlar” sanki fotokopi ile çoğaltılmışçasına, hep aynı telden çalıyor!
Belli.
Tek dertleri, yasak savmak!
Belli.
“Evet” demelerine rağmen, çoğu sandığa gittiğinde “Hayır” diyecek!
Zira tanıyorum bazılarını.
Hem de çok iyi tanıyorum.
Onun için de ne denli zor durumda kaldıklarını, vicdan azabıyla nasıl da kıvrandıklarını biliyorum. (*)
Ve beni iktidarın gazabından korkmaya mecbur bırakmadığı için Allah’ıma şükrediyorum!
(*) Ekrem Demirtaş hariç!
Koku!
İZMİR Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, Meclis toplantısında sormuş:
“Anayasa değişikliği, daha demokratik bir Türkiye’nin önünü açıyor mu?”
Beklenen, soruya Meclis üyelerinin cevap vermesi.
Ama cevap başkanın kendisinden gelmiş:
“Değişiklik bazı konularda ülkemizin önünü açacak...”
Sonra da AKP’nin el kitabında yazanları tek tek saymış:
“Ekonomik ve Sosyal Konsey, anayasal dayanak kazanacak. Yurtdışına çıkış özgürlüğü genişletilecek, mahkeme kararı olmadan keyfi yasak kararı alınıp uygulanamayacak. Bana göre en önemli madde Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı tanınacak. Vs. vs.”
Bunun üzerine İTO Meclis Üyesi Nihat Dirin söz almış ve Demirtaş’ın referandum ile ilgili konuşmasının “evet” koktuğunu söylemiş.
Nihat Dirin haklı.
Kokuyor.
Hem “evet” kokuyor, hem de başka bir şey!
Oysa ortalığı kokutmadan, yiğitçe diyebilirdi ki:
“Arkadaşlar ben AKP iktidarından çok memnunum. Bu düzenin devamı için de hepinizi ‘evet’ oyu vermeye davet ediyorum.”
Tek karelik Türkiye!
Özay Şendir
ABD’de yaşama hayali
12 Ocak 2025
Abbas Güçlü
Eğitimi neden düzeltemiyoruz?
12 Ocak 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımcı güvenli limanlara sığındı
12 Ocak 2025
Ali Eyüboğlu
Burak Kut: ‘‘Hayatım mucizeler, iniş ve çıkışlarla dolu’’
12 Ocak 2025
Güldener Sonumut
Trump Avrupa’yı stratejik otonomiye mi itecek?
12 Ocak 2025