Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

GEÇEN yıla bakınca, olanları anımsayınca şaşırıp kalıyor insan:
Bu kadar garabet, onca hüzün, bunca felaket, bir yıla nasıl sığar?
Sığarmış işte.
Zaten yılın daha ilk gününde “perşembenin gelişi” kendini belli etmişti.
Ankara’da bir apartman dairesinde doğalgazdan zehirlenerek hayatını kaybeden 7 üniversite öğrencisinin acısı, 2009’un belleklerde bırakacağı karanlık lekenin göstergesiydi sanki.
Ya sonra?
Tokatlayın hafızanızı.
Henüz 17 Ocak’ta Zigana’da çığ altında kalan 10 dağcıyı hatırladınız mı?
Veya...
26 Mayıs’ta Bursa’daki hastane yangınında ölen 8 insanı.
Abant’ta piknikten dönen üniversite öğrencilerini taşıyan aracın devrilmesi ve 10 öğrenci ölmesi, İstanbul’daki sel ve akıl almaz biçimde hayatlarını kaybeden insanlar ve daha nice tuhaf ve dramatik olayda yok olan hayatlar...
* * *
Kiminde ihmal vardı, kiminde dikkatsizlik, kiminde kasıt veya daha fenası... Bunlar her şeye rağmen “kader” sözcüğü ile anlatılabilir ve anlaşılabilir bir yere kadar.
Ama 2009 en çok iki temel olay ve her ikisinin de “müsebbibi” olan “tek kişi” nedeniyle hatırlanacak:
Tarih, 2 Haziran:
“Adana’da bir apartman dairesinde aynı aileden 3’ü çocuk 8 kişinin cesedi bulundu. Aileden Murat Yüksel tutuklandı. Zanlı, cinayetleri kredi borcu yüzünden işlediğini itiraf etti.”
Birincisi, bu olayı özetleyen haberin son cümlesinde gizli.
Ekonomik kriz... İşsizlik... Parasızlık... Borç... Ve “Kriz Türkiye’ye teğet geçti” saçmalığının meşum gölgesinde, peşi sıra gelen sayısız intihar. Kendi halindeki garibanlardan, fabrika sahiplerine; hayatlarına son veren insanlar.
İkincisini özetleyen iki kelime ise şu:
Domuz gribi.
“Daha da Davos’a gelmem” diyen bir başbakanın, bir daha Davos’a gidip gitmemesi zerre kadar umurumda değil.
Fakat aynı başbakan, “Domuz gribi aşısı” olmayacağını “siz de olmayın” dercesine ve defalarca tekrarlarsa ve bu nedenle aşı olmaktan çekinen insanlar domuz gribine kurban olmuşsa...
Bunun adı “kader” değil, “keder” olabilir ancak!


İzmir’in 2009 karnesi
GEÇEN yılın hesabı İzmir için yapıldığında, olan bitene iki açıdan bakılabilir.
Her ölüm, üzücüdür elbet.
Dolayısıyla üzüldüğümüz çok oldu 2009’da.
Tesellimiz “felaket” sözcüğü kapsamına giren olayların yaşanmamasıydı İzmir’de.
Birinci açıdan baktığımızda...
Bizi dehşete düşüren, üzüntüden kahreden şeyler olmadığı için sevinebiliriz.
İkinci açı ise “Gerçekten neye sevindik?” sorusuna verilecek yanıtta, kabızlıktan beter bir sıkıntı çektiğimizdir!
Sorarım...
İzmir’de ne oldu da “sevindirdi” sizi?
Malum bayramlar dışında, size “bayram sevinci” yaşatan mutlu ve kutlu bir gün ve hatta bir an, hatıralarınız arasında yer etti mi?
Pardon...
Mart ayının sonundaki yerel seçimde, CHP’nin zaferi mi?
Ah AKP...
Senin yüzünden “başımıza gelene” bak!


Tek karelik adam olacak çocuk

Kader değil keder