Pata pata pata... Alışkınım bu sese. Sadece ben değil, yolu Foça’ya düşen, Foça’da yaşayan herkes aşina.
Sabah yine odanın içinde uçunca helikopterler “Tamam” dedim:
“Bugün şenlik var.”
Yaptığım şu vahim hataya bak!
Helikopter bu kez tatbikat için değil, Deniz Üssü’ne giden servis araçlarına yönelik bombalı saldırının ardından havalanmışlardı oysa.
“Pata pata pata” sesleri yine bu kez, yaşanan bir kâbusu haber veriyordu aslında.
Yeryüzü trafiği ise gökyüzünden çok daha hareketliydi.
Hele Foça Devlet Hastanesi’nin önü...
Ambulansların sayısı, saymakla bitmezdi.
Her yerden ambulans gönderilmişti kısa zamanda.
Dikkatimi çekti.
Ambulansların bazılarında kadın görevliler oturuyordu sürücü koltuğunda.
Hatta birindeki üç görevli de kadındı.
Yapacakları fazla bir şey yoktu. Yaralıların çoğu hızla İzmir’e sevk edilmişti zaten.
Hastane bahçesinde askeri bir doktor arkadaşlarına “Sanırım hedef bizim servisti. Bugün geç kaldık. Yerimizi alan araç bombalandı. Patlamayı gördük. Sonra ateş açtılar” derken, kurtulduğuna sevinmiş gibi değildi.
O sırada başka bir asker yaklaştı “Komutanım ikinci teyit edildi mi?” dedi.
İkinci...
İkinci şehit!
Böyle olaylarda ilk saatler hep kaotik bir ortam yaratır zaten. Bilgiler yetersiz, tevatür çok olur.
Nitekim saldırıyı haber alan gelmişti.
Kimi korku içindeydi.
Belli.
Onları dehşete düşüren, saldırıya uğrayan araçta bir yakınının olma ihtimaliydi.
Çok kişi için de saldırıya uğrayanların kimliği önemli değildi.
Saldırıya uğrayan...
Bizdik.
“İçimize kadar girdiler” sözünü sıkça duydum hastane kapısında:
“İçimize kadar girdiler.”
Gözler Hakkari’deyken, Foça’da bomba yemek şaşırtıcıydı sıradan insanlar için.
İşin uzmanları ise böyle bir saldırıyı mutlaka bekliyor olmalıydı!
Bir itfaiye görevlisi ile konuştum.
Üniformasına kan bulaşmıştı.
Olaya ilk müdahale edenler arasında olduğuna kuşku yoktu.
Gözlerinde hüzün ve öfkenin biriktirdiği yaşlar vardı.
Yine de sözlerine mesleki duyarlılığı yansıyor, “Dün aynı saatlerde üç ayrı yerde yangın çıktı” derken, ertesi gün gerçekleşen bombalı saldırının fitilindeki ateşe dikkat çekiyordu.
Tek karelik sevgi
Çağlayan’a tam destek
Eski dostum, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın sonuna kadar destekliyorum.
Şu sözlerinin altına imzamı atıyorum:
“Bilhassa BDDK’yı göreve çağırıyor ve BDDK’ya diyorum ki, ’Bankaların haksız olarak aldıkları işlem maliyetlerini azaltın, azalttırın’; çünkü bankalar vatandaşımıza çok haksız işlem maliyetleri yansıtıyor. Gerek yapılan havalelerde, gerek açılan her türlü hesapta, yapılan işlemlerin hepsinde...”
Aynen öyle.
Banka şubelerinde “solunan havadan” dahi komisyon alınacak neredeyse.
Bir müşterinin kendi hesabındaki hareketleri, banka cüzdanına yazdırmasından da para alınır mı meselâ?
Alıyorlar.
En azından bazı bankalar alıyor.
Onu almayan, başka bir yerden atıyor tokadı.
Onun için de memlekette işler iyi de gitse, kötü de gitse; bankalar hep kâr ediyor.
Tunca Bengin
İsrail teröründe neredesiniz?
23 Aralık 2024
Abdullah Karakuş
‘Benim teröristim iyi’ çıkmazı
23 Aralık 2024
Hakkı Öcal
Suriye’de barışı önlemenin yolu: YPG’yi korumak
23 Aralık 2024
Eren Aka
Belediyelerin borç tartışması bitmiyor!
23 Aralık 2024
R.Hakan Kırkoğlu
2025 size ne getirecek? Yengeç | Jüpiter ile şans ve bolluk sizinle olacak
23 Aralık 2024