Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BİR hakkı teslim etmek gerekiyor. Başbakan’ın konuşmalarını yazanlar, gerçekten mahir ve işin ehli insanlar.
Nabız tutmayı iyi biliyorlar.
Ve her nabza uygun şerbet vermeyi ise çok iyi beceriyorlar.
Sonrası kolay.
Çünkü seslendirmeyi yapan kişi...
‘Umut’ ve ‘Umutsuzlar’ filmlerinde Yılmaz Güney’i seslendiren, rahmetli Abdurrahman Palay’dan da...
Dallas’ta J.R.’ı seslendiren Oytun Şanal’dan da...
Uzay Yolu’nda Mr.Spock’u seslendiren Erol Amaç’tan da...
Kurtlar Vadisi’nde Polat Alemdar’ı seslendiren Umut Tabak’tan da...
Yetenekli biri!
* * *
İşte yine kürsüde. Yazılan metni seslendiriyor:
“Eğer bu ülkenin otoriteleri, Yılmaz Güney’in filmlerine kulak vermiş olsalardı, inanın Türkiye bugün çok farklı bir yerde olabilirdi.”
Doğru.
Zaten mesele de bu.
Öyle filmler yapılmıyor artık.
İnsanların niyeti mi yok?
Yoksa cesareti mi?
Meçhul.
Ya da...
Mesajı olan, derdi olan, anlatacak gerçek bir hikâyesi olan filmler; sadece ve yeterince “para kazandırmadığı” için yapılmıyordur belki.
* * *
Ülkenin otoritelerini, sanmam ki bu durumdan şikâyetçi olsunlar.
Alan razı.
Veren razı.
Yılmaz Güney’in filmleri, örneğin 458 metre boyundaki Seawise Giant tankeri ise...
Günümüzde ülkenin otoritelerinin kulak verdiği “iki geğirme ile üç osuruktan” ibaret kimi filmler, ancak incir çekirdeği boyutlarında!
Üstelik içerikleri, o incir çekirdeğini bile dolduramıyor.
Ama öte yandan malı... Bir, iki, üç derken... Seawise Giant’in istihab haddini aşan miktarda götürüyorlar.
En önemlisi itibar da görüyorlar.
Kapılar açılıyor önlerinde.
Kendilerine kulak veren otoritelerin huzuruna kabul ediliyorlar!
Eeee.
Böyle başa, ancak böyle bir tıraş yakışır zaten!


Haberin var mı?
KİM arasa, kimi arasam, hep aynı muhabbet.
Kahvede, komşu gezmesinde...
Uzun kulaklar dinlemedeyse eğer, adamların içi bayılmıştır garanti!
Çünkü her yerde muhabbet aynı...
“Neler oluyor, haberin var mı?”
Kusura bakmayın.
Yok.
Ama yeni duyduğum güzel bir fıkra var.
Uzun zamandır birbirini görmeyen Dursun ile Temel kahvede karşılaşmışlar.
Dursun başlamış anlatmaya.
- Ula Temel, artuk yaşlanduk. Ayaklarum, kollarum, başum, annayacağun her bi yerum ağiriyi. Bu yaşliluk ne kötü bişeydur da. Sen nasisun bakayum?
Temel cevap vermiş:
- Eyiyum eyiyum. Anamdan doğdiğum gibiyum. Başumda saçum yok, ağzumda dişum yok. En fenasu da, altuma sıçayrum ama haberum yok...


Tek karelik hayal

İncir çekirdeğinden gemiler yapmak