REFERANDUMDA bir değil, 100 kere ‘Hayır’ demeye karar vermişken, kafam karıştı birden!
Haliyle soracaksınız, neden?
Türkiye’nin gelmiş geçmiş en müstesna, en muhteşem, en ve de en mükemmel sanatkârı, “bilge insan” Nihat Doğan; 12 Eylül referandumu için söz yazar ve şarkı yaparsa...
“Ulen, ne oluyor?” demek düşer bana da...
Şaplağı yapıştırdığım gibi suratıma, aklım geliverir başıma!
Huşu içinde, Nihat Doğan’ın yazdığı sözleri okurum sonra:
“Darbeci yapılanma, kardeşi statüko, inan Allah katında bu işler fasa fiso...”
Söze bak söze.
Manadaki derinliğe...
Hitaptaki enginliğe...
Yaklaşımdaki inceliğe bak!
Hayret. Bu ne kabiliyet?
Bu ne acayip bir haslet?
Allah’ın işi işte.
Nihat Doğan gibi kullarını da yaratıp, salıveriyor yeryüzüne!
* * *
Şaka bir yana, Nihat Doğan’ın şarkısı şöyle başlıyor:
“Yedi bölge tüm Türkiye gelin.
Türkiye’nin demokratik sürecini bir de bizden dinleyin.
80 sene millete nice zulüm yaptılar.
Köylüme çoban deyip hep sırtına vurdular.
Zulmü bırakalım millete sarılalım, mührü ‘evet’e basıp, özgürlüğe koşalım.”
Tamam kardeş.
Koşalım koşmasına da...
Önce bir hesap yapalım.
Yıl 2010 olduğuna göre, 80 sene evveli, 1930 yılı oluyor.
Atatürk sağ yani!
Devam edelim sırayla...
İsmet Paşa dönemi, Demokrat Partili yıllar, Demirel’in Adalet Partisi, Ece-vit’in CHP’si, Necmettin Hoca ile Recep Bey’in MSP’si, ANAP ve Özal falan, filan.
Ne yani?
Bunların hepsi, millete zulüm mü etti?
Yok.
Sonunda aklı başına geliyor Nihat Doğan’ın.
Üç-beş cümle sonra “80 yıllık zulüm” lafını yalayıp, yutuyor ve en azından Mustafa Kemal’i, Menderes’i ve de Özal’ı “hayırla” anıyor.
Derseniz ki:
Geçmiş olsun.
Haklısınız.
Nihat Doğan’ın lafına bakıp, “Evet” oyu vereceklere; şimdiden geçmiş olsun!
RIFAT SERDAROĞLU’nun iddiası müthiş:
“Tayyip Erdoğan’ın her partide adamları var.”
CHP’de?
Var.
MHP’de?
Var.
Serdaroğlu, “Onların isimlerini ve maceralarını bir gün yazarım” diyor ve önceliği Demokrat Parti ile DP’nin “kapsama alanı” içindeki isimlere veriyor.
Özellikle iki isim gerçekten müthiş.
Kim onlar?
Ahmet Özal.
Tansu Çiller.
Rıfat Serdaroğlu, bu ikilinin Başbakan Erdoğan ile ilişkisini anlatırken bir noktanın altını çiziyor.
O nokta ise tek kelime ile...
Menfaat.
Ahmet Özal’ın “Kuzey Irak’ta iş alması” veya Tansu Çiller’in “İstanbul’daki bir arazi işi” gibi hikâyelerin detayı egedesonsoz.com’da okunmaya değer.
Ama asıl önemlisi...
Rıfat Serdaroğlu’nda belli ki, daha anlatacak çok hikâye var!
Tek karelik saygı
Özay Şendir
ABD’de yaşama hayali
12 Ocak 2025
Abbas Güçlü
Eğitimi neden düzeltemiyoruz?
12 Ocak 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımcı güvenli limanlara sığındı
12 Ocak 2025
Ali Eyüboğlu
Burak Kut: ‘‘Hayatım mucizeler, iniş ve çıkışlarla dolu’’
12 Ocak 2025
Güldener Sonumut
Trump Avrupa’yı stratejik otonomiye mi itecek?
12 Ocak 2025