O da bir marka aslında:
Fortune 500.
Dergi dünyadaki, ulusal versiyonu ise Türkiye’deki en büyük 500 şirketi açıklıyor her yıl.
Fortune 500’ün bu yılki listesinden ben de bir liste çıkardım kendime.
Peşinen söyleyeyim.
Listeme yıllar önce devlet eliyle kurulup, sonra satılan ve çoğu petrol ve enerji işiyle uğraşan şirketleri almadım.
Çünkü kendi çabasıyla hayat bulan, gerçekten mal ve hizmet üreten, ardında başarı öyküleri olan şirketler önemli benim için.
Örnekse...
Fortune 500’ün ilk yedi sırasında olanlar, benim listemde yok.
Dolayısıyla benim birincim, Ford Otomotiv; ikincim Turkcell; üçüncüm Arçelik; dördüncüm Enka İnşaat.
Ve beşinci sırada, Fortune’da 15’inci olan ve de aslında gerisinde bıraktığı şirketler dikkate alındığında ciddi bir sürpriz yapan... BİM.
Sonra üç önemli şirket ardı ardına geliyor:
TOFAŞ, VESTEL, MİGROS.
Yine bir sürpriz:
Selçuk Ecza Deposu.
O gerçek bir Anadolu kaplanı.
Konya’da kurulmuş ve özünü koruyarak, Fortune 500 listesinin ilk 20 şirketi arasına girmiş.
Şirketin kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Keleşoğlu’nu gönülden kutlarım.
Fortune 500’ün 30’uncu ve 33’üncü sıralarında, “Bunlar da neyin nesi?” dediğim iki şirket dikkatimi çekti.
30’uncu sıradaki “BSH Ev Aletleri” ilk anda bir anlam ifade etmese de, o ismin altından iki dünya markası çıkıverdi:
Bosch ile Siemens.
Ya öteki?
“Tema Mağazacılık Hizmetleri A.Ş.” ne ola ki?
O da LC Waikiki imiş meğerse.
Hep yerli şirketler yabancılaşacak değil ya.
Bu kez tersi olmuş.
Bir Fransız markası, “Dizdar, Küçük, Kısacık Aileleri” sayesinde bir Türk markası olmuş.
Velhasıl...
Bir “helâl olsun” da onlara.
Böylece Fortune 500’ün ilk 33 sırasından, kendime 11 şirketten oluşan bir takım kurdum.
Ama içimde bir burukluk var.
Hani ya bir İzmir şirketi?
Eğer gözümden kaçan bir başkası yoksa...
46’ncı sırada KİPA var.
Acaba “birinci yedek” olarak, listeme alsam mı?
Bilemedim.
Tek karelik matador!
Deklanşör kurbanı!
Tipik bir saldırı anı.
Zaten yumruğunu da, bir matadorun kılıcı gibi kaldırmış havaya.
Ha vurdu...
Ha vuracak.
Ağzının aldığı şekle bakın, içindeki öfke çoktan dışa vurmuş!
O bir milletvekili.
Ak Parti Konya Milletvekili Mustafa Akış.
Bu pozu verdikten sonra demiş ki:
“Tarafları ayırmaya çalışırken saldırıya uğradım. Bir refleksle savunmaya geçtim. Olayın asıl mağduru benim ancak deklanşör kurbanı oldum. Fotoğraf kendimi savunurken çekildiği için saldırgan gibi algılandım.”
İnanmak zor.
Oysa deseydi ki:
“Yanlış yaptım, daha 31 yaşındayım, gençliğime verin.”
Kendi payıma, hak verirdim.
Tunca Bengin
İsrail teröründe neredesiniz?
23 Aralık 2024
Abdullah Karakuş
‘Benim teröristim iyi’ çıkmazı
23 Aralık 2024
Hakkı Öcal
Suriye’de barışı önlemenin yolu: YPG’yi korumak
23 Aralık 2024
Eren Aka
Belediyelerin borç tartışması bitmiyor!
23 Aralık 2024
R.Hakan Kırkoğlu
2025 size ne getirecek? Yengeç | Jüpiter ile şans ve bolluk sizinle olacak
23 Aralık 2024