Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları



CERN’den peş peşe açıklama yapılıyor.
Neymiş meselâ?
Tespit edilen parçacık “126 GeV(gigaelektronvolt) seviyesinde” imiş.
Başka?
Higgs Bozonu‘nun atomların çarpıştırılması deneyinde izole edilebilmesi için “diphoton decay” yöntemine odaklanılmış.
Ya sonra?
Ortaya çıkan sonuç, kesinlikle çığır açıcı olan bir five-sigma (fizikte yüzde 99.99997 doğruluk) seviyesini gösteriyormuş.
Belli.
Önemli gelişmeler yaşanıyor yaşanmasına da...
Anlayan Arap olsun!

Bereket Taha Akyol girdi devreye ve California Üniversitesi’nden CERN’e gönderilmiş bir Türk bilim adamı, fizik profesörü Gökhan Ünel’le konuşarak, meseleyi biraz daha anlaşılır kıldı.
Can alıcı soru şuydu:
13,7 milyar yıl önce “big bang” meydana geldiğinde açığa çıkan akıl almaz enerji, nasıl oldu da sonsuz boşluğa ısı ve ışık olarak dağılacağına “kütle” kazandı yani maddeye, galaksilere, yıldızlara dönüştü?
CERN’de “bunu sağlayan atom-altı bir parçacık olmalı” diye, “Güneş merkezindeki enerjiden yaklaşık 100 bin kat daha fazla” enerji yoğunlaşması sağlanarak deneyler yapıldı ve “Tanrı parçacığı” denilen, bilimsel adıyla “Higgs Bozonu” saptanmaya çalışıldı.
Ve sonuçta...
Hani o sözün başında pek anlamadığımız “five-sigma” seviyesine ulaşıldı!
Yani...
Yüzde yüze çok yakın bir oranda “Tanrı parçacığı” bulundu.

“Yaşasın” diye sevinç çığlığı atmanın, elbette hiçbir sakıncası yok.
Ama derseniz ki, bu keşif ne işe yarayacak?
Örneğin hastalıklar son mu bulacak, insanların karnı mı doyacak veya İzmir EXPO 2020’yi mi kazanacak?
Akla yatkın ve akla ziyan soruların hiçbirine, bugünden verilecek bir cevap yok.
Prof. Gökhan Ünel de zaten benzer sorulara cevap arayanlara, pek güzel bir cevap vermiş:
“Biz bir çocuğun doğumunu müjdeledik, ileride hangi mesleği yapacağını şimdiden bilemeyiz! Tersini söyleyen ‘benim torunum ileride başkemancı olacak’ diyen bir dede gibi komik duruma düşer!”

Atomu keşfeden ve gelişmesine katkı veren John Dalton, J. Thomson, Ernst Rutherfort, Chadwick, Niels Bohr gibi bilim insanları ve nihayet nükleer teknolojinin yolunu açan Albert Einstein da; hiç kuşku yok işin başında “Yaşasın çocuğumuz oldu” diye çok sevinmişlerdi.
Fakat çocuk büyünce “başkemancı” falan olmadı.
İnsanlığın tepesine, “bomba” olup yağdı!
Kıssadan hisse...
Yeni çocuğumuz ileride “hayırlı bir evlat” olur inşallah!

Haberin Devamı

Hayırlı evlat olur inşallah

Tek karelik yan gel de yat!

Haberin Devamı

Bu kez umutluyum

Türkiye’de turizm yokken, Foça’da “Fransız Tatil Köyü” vardı.
Artık Türkiye’de hem de en âlâsından turizm var ama Foça’da “Fransız Tatil Köyü” yok.
Hem de yıllardır!
Bu “efsanevi” turizm merkezi, oradan oraya top misali savrulduktan sonra; geldi “tam yerinde” durdu nihayet.
Top, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın önünde şimdi.
Geçen gün Foça’daydı Bakan Günay.
Dedi ki:
“İnşallah buranın değerini bilen bir yatırımcı çıkar da, biz de Foça’nın Türkiye turizminden tekrar parlayan bir yıldız olması konusunda iyi bir adım atmış oluruz.”
Aman Sayın Bakan, gözünü seveyim, işi inşallaha, maşallaha bırakma.
Ne olur, oranın değerini bilen bir yatırımcının çıkmasını sağla.
Siz de gördünüz işte.
Her yönüyle doğa harikası olan böyle bir yer, üstelik nerdeyse bir ilçenin merkezinde; başka nerede var?