Gazetelerde “Bir borçtan dolayı hacizli...” diye başlayan ilanlar yayımlanıyor sürekli.
Basın İlan Kurumu’ndan araştırdım, sadece İzmir’i ilgilendiren tam 748 ilan çıkmış, yine sadece Mart ayında.
Ne ararsan var.
“Bergama 1. İcra Müdürlüğü, İzmir ili Bergama ilçesi
Zeytindağ Köyü Yalıncak mevkiindeki iki zeytinliği 597 bin 709,50 TL ve 535 bin 417,50 TL’den ayrı ayrı satışa çıkardı. Satış, 27 Nisan 2012 Cuma günü 10:20-10:50 saatleri arasında gerçekleştirilecek.”
Veya:
“İzmir 13. İcra Müdürlüğü, İzmir ili Bornova ilçesi Pınarbaşı
Mahallesi Mektepcivarı mevkiindeki soğuk hava deposunu 1 milyon 84 bin 960 TL’den satışa çıkardı. Satış, 08 Mayıs 2012 Salı günü 09:30-09:40 saatleri arasında yapılacak.”
Ya da:
“Torbalı 2. İcra Müdürlüğü Pancar Köyü’nde bulunan bir fabrikayı satışa çıkardı. 24 bin 932 metrekarelik arsası bulunan, 4 depo, bir imalathane ve müştemilatı olan taşınmaz için toplam 15 milyon 790 bin 702 lira kıymet takdir edildi. Satış, 27 Nisan 2012 tarihinde Torbalı Mezat Salonu’nda saat 11.00’de gerçekleştirilecek.”
* * *
Dedim ya... Ne ararsan.
Her marka ve her model otomobiller.
Vinçler.
Dozerler.
Kepçeler.
Kamyonlar.
Kamyonetler.
Dikkatimi çekti.
İflas eden bir şirketin 14 aracı birden icra yoluyla satılacak...
* * *
Hele arsalar, apartman daireleri, yazlıklar, villalar, bağlar, bahçeler, tarlalar...
Kum gibi!
O kadar çok yani.
İzmir’in her ilçesinde, neredeyse her mahallesinde bir taşınmaz hacizli.
* * *
Yük böylesine ağır olunca, o yükü kaldıracak teşkilata da sahip olmak gerekiyor elbette.
Mutlaka bu nedenle, Adalet Bakanlığı geçen yılın sonunda İcra Müdürü ve Müdür Yardımcısı olarak görevlendirmek üzere tam 300 kişiyi işe aldı.
Ve merak ettim.
Baktım, öğrendim.
İlçelerdekiler hariç, İzmir Adliyesi’nde 23 icra müdürlüğü varmış, iyi mi?
Hayır.
Böyle bir manzara, ancak “kötü” olabilir.
Hem de çok kötü!
Tek karelik hava!
Sıra taş ile toprakta!
Havadan para kazanmak, bir mecazdı eskiden.
Tıpkı “Hap yap, para kap” sözü gibi, işini bilenleri, kısa yoldan çok para kazanabilenleri tanımlardı.
Artık “havadan para kazanmak” gerçek bir uğraşın adı.
Konserve kutusu şeklinde ve gayet fiyakalı bir ambalaj içinde, Türkiye genelinde 55 müze ve ören yerinde “İstanbul havası” satılıyor.
16 lirayı veren, o kutuyu alıyor.
Açan ise...
Havasını alıyor!
Ben olsam yeni bir ürün çıkarırdım hemen.
İçine de “İstanbul’un taşını, toprağını” koyardım.
Ve tabii...
O ünlü lafı yazardım üzerine:
“İstanbul’un taşı, toprağı altındır!”
Hem öyle içi boş olacağına kutunun, sallandığında tıngırdardı en azından.
Böylece ödenen paranın az da olsa karşılığı olur, alanlar da “sözdeki hafifliği, eldeki ağırlıkta” hissedip, mutlu olurdu!