Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İNSANLARIN ille de “yurtdışındaki sperm bankaları yoluyla” çocuk sahibi olmak istediklerini sanmıyorum.
Ama zorunlu olarak bu yola başvuran veya mutlaka ve de meselâ İsveçli bir baba isteyen varsa...
Kime ne?
Yok.
Sağlık Bakanlığı artık devrede.
Kim ki bu yola tevessül ve teşebbüs eder, üç yıla kadar hapsi göze alacak bundan böyle.
Ve aldığı spermle hamile kadınla birlikte, onu yönlendiren doktor, “en komiği” spermi veren adam da aynı cezaya muhatap olacak.
Sağlık Bakanı Akdağ’a sorarım:
Hamile kalan kadını ve ona akıl veren doktoru yakaladınız, diyelim.
Kimi İsviçre’nin bir dağ köyünde, kimi Almanya’nın bir kömür madeninde yaşayan elin adamlarını nasıl ve neresinden tutacaksınız?
Gerçekten komik.
* * * *
Trajikomik mevzulara gelince...
Akla şu sorular geliyor haliyle:
Hapse tıkılan hamile kadınların doğum yapması nasıl sağlanacak? Tam teşekkülü bir “gebeler koğuşu” mu kuracaksınız cezaevlerinde? Yoksa gardiyanlar için “ebelik kursu” mu açacaksınız?
* * * *
Üremeye Yardımcı Tedavi Uygulamaları ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Yönetmeliği, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğine göre; birilerinin çıkıp, alınan kararları savunması lâzım.
Sağlık Bakanlığı’ndaki “en kahraman” yetkilinin ise Tedavi Hizmetleri Genel Müdürü olduğunu öğrendik bu vesile ile.
Doç. Dr. İrfan Şencan, amacın “soyu korumak” olduğunu belirtiyor.
İfadesini daha anlaşılır kılmak için de, ekliyor:
“Türk soyu ya da Laz soyu değil. Soyu korumak derken ‘atası’ anlamında...”
Kusura bakmasın.
* * * *
Çünkü “ata soyu” dediğiniz soy, herhalde Osmanlı soyuna kadar uzanıyor olmalı. Ve o soyun “fevkalade karışık” olduğunu, pek muhterem iktidar sahipleri bilmiyor mu?
Ve dahası...
Alınan kararın içerdiği mantıkla, yabancılarla evli Türk kadınlarına, yabancılarla evli Türk erkeklerine de ucu hakarete varan ölçüde haksızlık yapılmadı mı?
Geçen gün YÖK’ün bir ayıbını yazmıştım.
Yazının mürekkebi kurumadan, yurtdışındaki liselerde mezun olanlara sınavsız üniversiteye giriş hakkı veren YÖK en azından frene bastı.
Umarım Sağlık Bakanlığı da aynı yolu izler ve yanlıştan döner.


Hodri meydan!
AKP kriterlerine göre, bir ildeki partiye üye sayısı, o ilin seçmen sayısının en az yüzde 10’u kadar olmak zorunda.
Son seçimde, İzmir’de seçmen kütüğüne kayıtlı 2 milyon 784 bin 874 vatandaş vardı.
Buna göre, AKP’nin 278 bin 487 kayıtlı üyesi olması gerekiyor İzmir’de.
Var mı o kadar üyesi?
Yok.
Dolayısıyla AKP Genel Merkezi’nden fırçayı yediler.
İl Başkanı Ömür Kabak, ne yapsın?
O da il ve ilçe yönetim kurulları üyelerine talimat verdi hemen:
“Herkes 15 gün içinde en az 10 kişiyi üye yapsın.”
Ben hesabı yaptım.
Bütün il ve ilçe yöneticileri 10 değil, 100 kişiyi de üye yapsa...
Yetmez.
Kusur İzmir’deki AKP’lilerin değil elbet.
Niceliği, niteliğe tercih eden kafada!
AKP Genel Başkanı veya partinin en kahraman yetkilisi her kim ise ona sesleniyorum:
Bıraktım 278 bini, 200 bini, 150 bini, 100 bini ve hatta 50 bini... Yüzde 10’un yüzde 10’unu... Yani ve sadece 27 bin 800 AKP üyesini toplayın İzmir’de aynı yere... Sonra da gelin, beni üye yapın AKP’ye!


Tek karelik Çankaya’daki kemancı

Gardiyanlara ebelik kursu