Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BİR işin doğru gitmesi isteniyorsa, önce “akıl ile mantık” öne çıkacak.
Sonra...
O çerçevede konulan kurallara herkes uyacak.
Aksi halde...
Benzeri Karşıyaka’da yaşanan tartışmalar ve sorunlar, hiç eksik olmaz.
Eğlence mekânlarına “gece yasağı” konusunda kafalar iyice karışmıştı. Cevat Durak’ın, Banu Şen’e yaptığı son açıklama ile durum biraz daha iyi anlaşıldı.
Bir “tespit” yapıyor Durak:
“Bizden kafe, çay evi ruhsatı almış ama içki satıyor. Ya da çay evi ruhsatı alıp farklı birşey yapıyor. Gece ruhsatı almış, sabahçı ruhsatlı gibi çalışıyor. Alanlarının dışına çıkanlar var. Binaların giriş katı, bahçesi, kapısı kapatılıyor. Evinize sürünerek giriyorsunuz.”
Ardından bir açılım:
“Avrupa’da merkezi yerlerde kafeler, sabaha kadar açık yerler var. Bunlar da çevreye hiç rahatsızlık vermez, müzik sesi aşmaz, bağırtı çağırtı yoktur, silah sesleri konuşmaz. Burada da gereken izinleri alanlar, istedikleri kadar açık kalırlar.”
* * *
Sonuçta anladığım şu:
Kurallara uyanlar için sorun yok.
Ama sorun şu ki...
Kuralları bilen yok.
Özellikle halk, kuralları bilmeli ki, “doğru ile yanlışı” ve “haklı ile haksızı” kendiliğinden ayırabilsin.
Bunun için öneriyorum:
Sadece Karşıyaka’da değil, İzmir her yerindeki yeme içme mekânları, hangi koşullarda çalışma izni aldığını kapının girişinde ilan etmeli.
Yoldan geçen görmeli:
“BU İŞLETME
İçkisiz bir lokantadır.
Saat 24’de kapanır.
20 metrekarelik alan için işgaliye izni vardır.
Vs... Vs...”
Hal böyle olursa...
Sorun kalmaz.
Sorun çıkaran da...
Sorun olmaz!


Bir parçam daha koptu
ADALET Partisi İzmir İl Yönetim Kurulu üyesi olduğumda 21 yaşındaydım. Yönetim kurulu 15 kişiydi ve arkadaşlarımın çoğu babam yaşındaydı.
Bunlardan biri de Süleyman Özçalışkan’dı.
Aynı zamanda İzmir Belediye Meclis üyesiydi ve Başkan İhsan Alyanak’ın hem en yakın arkadaşı, hem de belalısıydı.
Meclis toplantılarının seyrine doyum olmazdı.
Birbirlerine demediklerini bırakmaz, dışarı çıkınca da tekrar can ciğer kuzu sarması olurlardı.
Üstelik birbirlerine öylesine benzerlerdi ki, herkes onları kardeş sanırdı.
Bir huyu vardı Süleyman Ağabey’in, fazlasıyla eli sıkıydı.
Zaten en büyük şamata da hep bu yüzden çıkardı.
Ama doğruydu, düzgündü, dürüsttü, insandı.
Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan’ın telefon mesajı, dün sabah onu kaybettiğimizi haber verdiğinde, yüreğimden bir parça daha koptu, gitti.
Ben de eski günlere gittim.
“Tek karelik hatıra” işte o günlerden, tam 31 yıl öncesinden...
Sol başta ben (üstelik saçlı ve bıyıklı) varım. Hayri Yorgancıoğlu ve ondan sonra Hak’kın rahmetine kavuşan beş kişi yan yana: İsmail Sivri, Barlas Küntay, Münir Daldal, Süleyman Özçalışkan, Mehmet Yazıcı. Ve Yüksel Onural (o tarihte soyadı Ağzıyukarı’ydı) ve de arkasında Yavuz Onursal...

Tek karelik hatıra

Bu işletme... Neyse, asın girişine