EGE Yemek Sanayicileri Derneği Başkanı Ahmet Hakan Ay’ın televizyondaki ana haberlerde “flaş” haber olan açıklamaları, aslında hiç şaşırtıcı değil.
Bir yanda, bir maliyet hesabı var...
Diğer yanda, piyasanın dayattığı koşullar.
Ve bir de en vahimi, koşullar ne olursa olsun gözü doymayanlar!
Ama önce iyi niyetle ve basit bir hesap yapalım.
Üretilen bir tas yemeğin maliyeti üç lira ise ama 2 lira 75 kuruştan fazlasına satılamıyorsa... Veya 3 lira 25 kuruşa satılsa da, 25 kuruşluk kâr yetmiyorsa...
O tasın içindeki yağın cinsinden de, etin cibilliyetinden de zaten kuşku duymalı insan!
* * *
Hiç unutmuyorum.
1980’li yılların başıydı.
Belediye zabıtası bir lokantaya baskın yapmış ve lahmacunda kullanılan kıymanın kedi etinden yapıldığını saptamıştı.
Güngör Mengi, “Bu habere ne başlık koyalım” deyince; önerim, başlığa taşındı:
“Lahmacunlar miyavlıyor!”
Ahmet Hakan Ay’ın “kötü niyetli firmaların vatandaşlara eşek ve at eti yedirdiğini” açıklamasından sonra da, denebilir ki:
Tas kebapları anırıyor!
Meselenin özünü Ahmet Hakan Ay “iki kelime” ile vurguluyor aslında:
Kötü niyet...
Yok beyim.
Para kazanmak için her şey yapılmaz.
Maliyet hesabını dengelemek için yemeğe koyduğun etin gramajını düşürebilirsin belki.
Bu anlaşılabilir.
Ama millete “dana eti” niyetine “at eti” yediremezsin.
Bunu yaparak, insanları “eşek yerine” koyamazsın!
Veya bir “hizmet” sunarken, fiyatını düşük tutarak piyasada üstünlük sağlama uğruna, insan emeğini sömüremezsin.
İşçinin ücretini eksik veya geç veremezsin.
Çalışanının sigortasını, vergisini yatırmayıp; böylece kâr edemezsin!
Bütün bunları yapıyorsan...
Kötü niyetliden de kötüsündür!
Kemeraltı yanıyor
SAYIN Başbakan “akla ziyan” bir çağrıda bulunuyor:
“Darbeden yana mısın, açıkla...”
Lafa bakın, lafa.
Darbeden yana olan zaten salaktır.
Darbeden yana olduğunu açıklayan da...
Salak oğlu salak!
Ama mesele başka.
İktidar bütün umudunu, 27 Nisan e-muhtırası benzeri bir enayiliğe ve/veya ihanete bağlamış durumda!
Bağlamış çünkü çarşı-pazar yanıyor.
Çıkın Kemeraltı’na dolaşın meselâ.
Çıkamıyorsanız, Mustafa Oğuz’un haberini okuyun:
“İzmir’de ekonomik kriz nedeniyle artık esnaf erimeye başladı. Kentin ticaretteki can damarlarında biri olan tarihi Kemeraltı Çarsısı’nda kapanan dükkanlara yenileri ekleniyor. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri de ünlü Salepçioğlu Çarsısı oldu. Beş katlı çarşıda bulunan dükkanların yüzde 29’u krize dayanamayarak kapattı.”
Yani...
Darbenin feriştahını Kemeraltı yemiş, kimin umurunda?
Tek karelik delikanlı!