Azade D.’yi tanır mısınız?

BÜYÜK ihtimal, hiçbiriniz Azade D.’yi tanımazsınız. Ben de tanımam.
Fakat tanıyanlar, hele Ankara’da yaşıyorlarsa...
Hele hele siyasetçi, bürokrat ve işadamı sıfatı taşıyorlarsa...
Ve en vahimi Ankara’daki beş yıldızlı bir otelin 301 numaralı odasına girmiş çıkmışlıkları varsa...
Yürekleri “tırt” mabatları “pırt” atıyordur mutlaka!
Az değil.
1000 kişi civarındaymış Azade D.’nin el konulan bilgisayarında bulunan listede adı yazılı olanlar.
Listeyi boş verin de, eğer iddia doğruysa, yani o 301 numaralı odaya gerçekten gizli kamera konmuş ve birileri iş üzerindeyken kayda alınmışsa... Ama üç kişi ama beş kişi...
1000 kişi arasında, iktidarın canını sıkanlar da vardır garanti!
* * *
Biraz bekleyin.
İhtimal şu ki:
Kayıtlar incelenecek önce. Has evlâtların görüntüleri imha edilecek, kulağı çekileceklerin görüntüleri arşivlenecek, başı yakılacak olanların bantları ise uygun mecralara servis edilecek.
Ondan sonra...
Seyreyleyin bakalım, at izi nasıl it izine karışırmış!
* * *
Devir, tetikte olma devri.
Evde...
Dikkat.
İşyerinde...
Dikkat.
Yolda...
Dikkat.
Muhalifseniz eğer, attığınız adıma da, ettiğiniz lafa da dikkat!
Eşeği sağlam kazığa bağlamak istiyorsanız, cep telefonlarınızı hemen gömün toprağa.
Ev telefonlarınızın kablolarını koparın kökünden.
Mecbur kalmadıkça selam bile vermeyin kimseye.
Ortam dinlemesine karşı ise yeşil renkli bir soda şişesini alın, gözünüzü ağız tarafına dayayın ve dürbün gibi çevreyi tarayın. Kırmızı hareler farkederseniz...
Eyvah!
Dinleniyorsunuz.
Olan ile ölene çare yok.
İktidara karşı olup da yanlış yapanın paçayı kurtarmasına ise imkân ve ihtimal yok.
Onun için bırakın zamparalık yapmayı, bundan böyle bir güzele bakarken bile “sevaptır mevaptır” lafına aldanmaz ve kırk kere düşünür aklı olan.


Sen ağlama
Denizli Valisi Yavuz Erkmen, “Esat Sivri bizim için her zaman hürmet edilen, sevgi duyulan bir kişi olarak kalacaktır” derken; az bile söylemiş.
Çünkü Esat Sivri aynı zamanda...
Daima örnek alınacak bir kişi de olacaktır.
Yaptıklarıyla da örnek alınacaktır.
Yapmadıklarıyla da!
Onun gibi müthiş bir müteşebbis olmayı, herkes ister elbet.
Ama kaç kişi, yanlış yollara sapmak yerine batmayı göze alabilir onun gibi?
Demişti ya Esat Sivri:
“Suçluysam, patron olarak suçlu benim ama sonuçta kimseyi aldatmadım. Ayrıca batmanın da bir şerefi var. İnsan çalmadıysa çırpmadıysa, yata kata, başka şeylere harcamamışsa, batmanın bile bir şeref olduğunu herkes öğrenmeli.”
Ve yukarıdaki fotoğrafa bakınca, sormadan edemiyor insan:
Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin onuruna düzenlediği vefa gecesinde Esat Sivri’nin gözünden akan yaşlar, sadece “geçmişe veda” anlamı mı taşıyor?
Yoksa o gözyaşları biraz da...
Ülkenin geleceği için mi akıyor?


Tek karelik gözyaşı