RAHMETLİ İzzet Baysal isteseydi o büyük yatırımı tek başına da yapar, Bolu’da adını taşıyan üniversiteyi bir “vakıf üniversitesi” olarak da kurardı.
Yapmadı.
Üçlü bir model oluşturuldu Bolu’da:
“Vakıf destekli Devlet üniversitesi.”
İzzet Baysal Vakfı Başkanı Ahmet Baysal ağlıyor şimdi.
Rektörlük seçiminde en çok oyu alan kişinin YÖK tarafından son sıraya konmasına ağlıyor... Son sıradaki adayın birinci yapılmasına ağlıyor... Önüne gelenin ağırlandığı Çankaya’dan kendilerine 15 dakikalık bir randevu verilmemesine ağlıyor... Cumhurbaşkanı Gül’ün üniversitedeki akademik kadronun tercihine ve o üniversiteyi kuran ve de yaşatan Vakfın isteğine kulak tıkamasına ağlıyor...
“Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü olarak atanan Prof. Dr. Hayri Coşkun, benim gözümde siyasilerin adayıdır” diyor gözyaşları içinde.
Ağlayın.
Geçmişinize ağlayın.
Geleceğinize ağlayın.
Çünkü geçen yedi -sekiz yılda hep aynı şey oldu ve bu düzen sürdükçe de hep aynı şey olacak.
* * *
İktidarın YÖK’ü ile Cumhurbaşkanı, rektörlük seçimlerinde oluşan listeye bakıyor...
Kim bidayetten beri biat içinde?
Kim kafa dengi?
Veya en azından, kim söz dinler?
Kimse onlar, kuyunun dibinde dahi olsalar, bir çırpıda oradan çıkarılıyor.
Sadece üniversiteler değil...
Ellerinin uzanabildiği, güçlerinin yetebildiği neresi varsa, tercihler daima “yandaşlar” için kullanılıyor.
* * *
İşte RTÜK ve Başkanı...
Pazar günü Hürriyet’te kendisi ile yapılan uzun bir söyleşi yayımlandı:
“1974 -75’te Rize’de öğretmenken okuma oburluğu içindeydim. Milli Gazete’ye de haber geçiyordum. O dönemki yazılarımın sürekliliği yoktu, gelişigüzeldi. Yeni Şafak’tan önce haftada bir Akit’te yazıyordum.”
“1995’te Kanal 7’de ‘Pazardan Pazara’ programına başladığımızda Türkiye’de farklı kesimlerin birlikte tartışma geleneği yoktu. İlk programa Tayyip Bey’i konuk etmiştim.”
“Deniz Feneri hususu ayrı bir tartışma konusu ama onun Zahid Bey aleyhine abartılarak kullanılması, yıpratılmaya çalışılması açık bir haksızlıktı.”
Ama en önemlisi, RTÜK Başkanı Davut Dursun’la yapılan söyleşinin başlığıydı:
“İyi bir televizyon izleyicisi değilim.”
RTÜK kurumsal olarak televizyonlara “büyük biraderlik” yapıyor zaten.
Başkanı televizyon izlemese de olur.
Yeter ki, öteki özellikleri AKP’ye uysun.
Heyette eksik var
Cumhurbaşkanı Gül, Hindistan gezisinde... Herkesin gözü ise Sinan Çetin’in üzerinde...
Adam yakışıklı.
Adam karizmatik.
Hele son dönemde yaptığı AKP açılımı sayesinde, yine gündemde.
Gerçi 1999 yılında çektiği Propaganda filminden sonra kayda değer bir filmi yok ama...
O kadarcık kusur “kadı kızında” da bulunur!
Bu arada Cumhurbaşkanlığı’nın internet sitesinden aldığım son bilgiye göre:
“Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, resmÓ ziyaret için bulunduğu Yeni Delhi’deki temaslarını sürdürüyor. Cumhurbaşkanı Gül, programı çerçevesinde Babür Devleti Hükümdarı Hümayun Şah‘ın Türbesi ile Delhi’nin en eski anıtsal yapılarından biri olan Kutup Minar’da incelemelerde bulundu.”
Tebrik ederim.
Bunlar gerçekten önemli temaslar!
Geziye ilişkin haberleri okuyorum.
Fotoğraflara bakıyorum.
Daha önce geziye katılacağı açıklanan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Beyi arıyorum.
Yok.
Yok çünkü Aziz Başkan mevsimin azizliğine uğradı ve “doktor tavsiyesi” üzerine gitmekten “son dakikada” vazgeçti.
Tek karelik İzmir