Güney’de yazın en çok, iyi bir balıkçı arandığını buralarda yaşamaya başladıkça daha iyi anlıyorum. Kiminle karşılaşsam herkes balıkçı tavsiyesi istiyor.
Mayıs ayından beri buralarda, birçok balık restoranını deneme fırsatım oldu. Aralarında sadece üç tanesi bende iz bıraktı.
Bodrum Gölköy, buraların neredeyse en sessiz sedasız yeridir. Daha çok ufak otellerin ve pansiyonların bulunduğu Gölköy sahili, akşam oldu mu karanlığa bürünüyor. İşte o karanlığın ve sessizliğin içinde gerçek bir Bodrum balıkçısı var. Gündüz gittiğinizde, burada bir balıkçının olduğuna inanmanız biraz zor. Çünkü burası aynı zamanda Orkide Otel’in iskelesi olarak kullanılıyor. Gündüz otel misafirlerini ağırlıyor, gece ise ‘Orkide Balık Restoranı’ oluyor. Hani akşam üzeri rakı-balık yapayım derseniz, plaj manzarası var. O yüzden hava karardıktan sonra gidin.
SAHİBİ DOĞMA BÜYÜME GÖLKÖY’LÜ AHMET EROL
Hem otelin, hem de restoranın sahibi doğma büyüme Gölköy’lü Ahmet Erol. Yaz-kış burada yaşıyor.
Tam balık meraklısı. Restorana alınacak tüm deniz ürünlerini kendi gidip alıyor. Hatta vakit bulursa oltayla avlıyor.
Yunan Adaları’nı turlamaya devam ediyoruz...
Burada en büyük eksiklik, internetin olmaması ama telefonun çekmemesi kimsenin umurunda değil. Fakat ne zaman karaya ayak bassak, herkes internetin olduğu yerlere resmen üşüşüyor.
ETS’nin devasa gemisiyle Santorini’ye yaklaştık.
Orada volkanik küllerin 25 katman oluşturduğu bir dağ karşılıyor sizi.
Adaya ayak basana kadar; ağaç yok, su yok, toprak yok. ‘Bu insanlar nasıl yaşıyor burada’ diye düşünüyorsunuz. Ta ki dağın üstünde inci gibi dizilmiş bembeyaz evlerin olduğu zirveye çıkana kadar.
Adanın diğer tarafı cennet misali büyülüyor insanı.
Sıra sıra dizilmiş, mavi beyaz butik otellerin terasındaki ufacık havuzlarla bambaşka bir dünyaya açılıyorsunuz.
“Çeşme’mi, Bodrum mu?” derken yaz tatili başlamadan atladım ETS’nin Eagean Paradise gemisine, Yunan adalarını keşfe çıktım. İşte yaz aylarının en popüler adası Mykonos’ta son durum...
İLK DURAK POPÜLER ADA MYKONOS
Çeşme’den beş saat süren yolculuktan sonra Mykonos’tayız. Malum buraların gündüzü kadar gecesi de çok popüler.
Sokaklar Bodrum, Alaçatı karması. İlk kez gelmiş olsanız bile hiç yabancılık çekmeyeceğinize eminim. Tüm Yunan adalarının tek ortak özelliği, süper temiz olmaları. En salaş yere de gitseniz, hiçbir mekan temizlikten ödün vermiyor.
ÇILGIN EĞLENCE DURUMU YOK
Memleketin tatil beldeleri, yazı yağmur ve fırtınayla karşıladı. Bodrum’da geçen hafta sonundan bu yana, güneş yüzünü göstermedi. Pazar akşamı öyle bir rüzgar vardı ki, sabaha kadar gözüme uyku girmedi.
Tatil beldelerinde birçok mekan açık havada olunca fırtına yüzünden neredeyse tüm mekanlar hizmet vermedi. Cuma günü, Bodrum merkezin en eski balık restoranlarından Gemibaşı’ndaydık.
BÖYLE SERVİS GÖRMEDİM
Gemibaşı, Bodrum merkezin yaz-kış iş yapan ender restoranlarından biri. Ne zaman buraya yemeğe gelsem, tek masa bile boş olmaz.
Mezeleri şahane, balıklar taptaze ve servis ultra hızlı. Öyle hızlı ki, insanın başı dönüyor.
Bizim masaya bakan garson, gece boyunca öyle bir içki servisi yaptı ki, her defasında kadehteki içkinin yarısını masaya boca etti. İçki servis etmenin de bir adabı olduğunu acilen öğrenmeli...
Türkiye’nin en havalı tatil beldesinde geçtiğimiz pazar günü eylem vardı. İşletmeler, Türkbükü’nün sembolü olan iskeleleri ruhsatlarına bağlayamıyorlar. Bu nedenle de metrekare başına Ecrimisil adı verilen hazine taşınmazının işgalinden kaynaklı tazminat ödüyorlar. Ancak, işletme sahipleri bu işgal tazminatlarının Bodrum dışında kalan diğer tatil beldelerine göre çok daha yüksek olduğu iddia ediyor. Türkbükü’ndeki işgaliye ücretlerinin fazla olduğunu öne süren işletmeler, pazar günü pankartlı eylem yaptı.
Kim haklı kim haksız ileride göreceğiz. Hazine Bakanlığı bu konuyla ilgili bir açıklama yapar. Eğer ortada ciddi bir fark varsa sorunu giderir diye düşünüyorum.
Eylem Türkbükü’nde olunca bir garip oluyor. Sosyetenin uğrak yeri olan lüks bir yerde eylem olunca; hayatın buralarda da, o kadar toz pembe olmadığını görüyorsunuz. Bu arada eyleme hiçbir müdahale olmadı. Göstericiler, taleplerini iletip dağıldılar.
Taksiler arasındaki fark
* Bodrum’da İstanbul’a göre taksiler daha tuzlu...
* Türkbükü’nün taksileri tertemiz, İstanbul’da temiz ve kokmayan taksi bulduğumuz zaman kendimizi şanslı sayıyoruz...
Bu yaz çok bereketli oldu, İstanbul, Bodrum ve Çeşme’de son yıllarda görülmediği kadar yeni mekanlar açıldı. İşte son 10 yılın en bereketli yazının, en yeni mekanları:
THE BAR
Boğaz’ın en yeni mekanı oldu. Kuruçeşme’deki Ottoman’ın içinde servis vermeye başladı. Sahipleri; ünlü işletmeci Emre Ergani, Raşit Karakuş ve Ersoy Çetin. Boğaz’ın en keyifli restoran ve barlarından biri oldu. Özellikle akşamüzeri saatlerinde daha şimdiden dolup taşıyor. İstanbul sosyetesi The Bar’ın yazlık modunu çok sevmiş olacak ki, daha şimdiden müdavim olup çıkıverdi.
COLONIE
Yükselen Karaköy, her geçen gün yeni bir mekanı ev sahipliği yapmaya başladı. Topaz’ın sahibi Yücel Özalp’ın mekanı Colonie bu yazın alternatif işletmelerinden biri olabilir. Yolunuz Karaköy’e düşerse uğrayın.
Çok uzun yıllar geçti; memlekette ne yenir, ne içilir, nerede yenir sorularına cevap arayalı...
Yazmaya başladığım ilk günden bu yana, sadece kritik etmekle kalmadım, işin içine de girdim. Hem işin içinde olup hem de sektörü takip etmek ince bir çizgi; uzun yıllar tek doğrum, sosyal hayat içinde ne varsa onu aktarmak oldu. Kimseler bir şey diyemedi, kimseleri kayırmayınca.
Gündemde ne varsa aktarmaya çalıştım. Farkındasınız lafı bir yerlere getirmeye çalışıyorum. Hiç uzatmayayım; geçen hafta yepyeni bir hayata “Merhaba” dedim.
Buyrun seyre...
ALIŞKANLIKLAR BIRAKILMIYOR
Yeni bir hayat kurmak, gerçekten cesaret istiyor.
Bu yaz boyunca Bodrum’da olacağım, nedeni iş... Kış boyunca Türkbükü’ndeki Kuum Hotel’i bambaşka bir çehreye kavuşturmak için her hafta soluğu burada aldım. Var olan bir yerin yeniden hayat bulması için çalışmak çok riskli. Alışkanlıkları bir tarafa bırakıp yenilere yelken açmak öyle kolay değil!
Son günlerde balık restoranlarından çıkmaz oldum. Bünye muhabbet istiyor. Hafta içi Türkbükü’ndeki Ship A Hoy’un bu yıl yeniden hizmete giren restoranındaydım.
İstanbul’a dönüş öncesi sahilde oturup sadece saatlerce konuştuk. Bugünlerde ihtiyacımız olan tek şey konuşmak ve birbirimizi anlamak olmalı.
Kimsenin kimselere tahammülü yok memlekette, yolda yürürken herkes birbirine o kadar kötü bakıyor ki... Taksiye biniyorsunuz, taksiciler barut gibi... Mutsuzluk içimize işlemiş durumda. Hal böyleyken, İstanbul’un geceleri ne alemde derseniz...
Herkes bir kaçış içinde, kimseler eğlenmiyor, sadece kendilerini sokağa atmış durumdalar.
Memlekette yaşanan olaylar sonrasında özellikle gece kulüplerine rağbet yok gibi. Ahali yemeğe vermiş durumda kendini.
KADİR USTA MUTFAKTA