Çok uzun yıllar geçti; memlekette ne yenir, ne içilir, nerede yenir sorularına cevap arayalı...
Yazmaya başladığım ilk günden bu yana, sadece kritik etmekle kalmadım, işin içine de girdim. Hem işin içinde olup hem de sektörü takip etmek ince bir çizgi; uzun yıllar tek doğrum, sosyal hayat içinde ne varsa onu aktarmak oldu. Kimseler bir şey diyemedi, kimseleri kayırmayınca.
Gündemde ne varsa aktarmaya çalıştım. Farkındasınız lafı bir yerlere getirmeye çalışıyorum. Hiç uzatmayayım; geçen hafta yepyeni bir hayata “Merhaba” dedim.
Buyrun seyre...
ALIŞKANLIKLAR BIRAKILMIYOR
Yeni bir hayat kurmak, gerçekten cesaret istiyor.
Bu yaz boyunca Bodrum’da olacağım, nedeni iş... Kış boyunca Türkbükü’ndeki Kuum Hotel’i bambaşka bir çehreye kavuşturmak için her hafta soluğu burada aldım. Var olan bir yerin yeniden hayat bulması için çalışmak çok riskli. Alışkanlıkları bir tarafa bırakıp yenilere yelken açmak öyle kolay değil!
Aralık ayından bu yana her hafta buradaydım. Mimar Engin Özmen ve Uğur Tuncel ile “Turizm adına nasıl daha yararlı olabiliriz?” diyerek didinip durduk.
Mayıs ayının ilk gününden bu yana da yepyeni bir heyecanla burayı tercih edenlerin iyi vakit geçirmesi için didinip duruyoruz.
HAKSIZ REKABET OLMASIN
Otel açıldıktan sonra, CADDE Yayın Yönetmenimiz Şirin Sever aradı. Çok kibarca, “Çalıştığın ve görev aldığın yeri lütfen köşene taşıma” diye. Sonuna kadar haklı, haksız rekabet olmaması gerekiyor. Bu yüzden eğlence ve turizm adına iyi ne varsa bu köşe herkese açık. Derdim, sektörün rahatlaması. Çok uzun yıllar kritik etmenin yanında, gece gündüz demeden emek verdiğimi bilin istedim.
HEYECAN DOLU BİR HAFTA
İlk kez bu kadar kişisel oluyorum... Efendim geçen hafta heyecan, stres doluydum. Gerginlik had safhada. Nedeni evleniyor olmam. Aman diyeyim, siz siz olun evlenecekseniz düğün yapmayı iki kere düşünün derim.
İnsan evleneceğini unutup düğün telaşına kaptırıyor kendini. Öncelikle sükuneti elden bırakmayın. Bıraktığınız an, düğün bambaşka bir
şeye bürünüyor.
Ne mi oluyor?
- Önce davetiye telaşı sarıyor bünyeyi, sonra kimseyi unutmayayım tedirginliği,
- Davetiyenin insanların eline ulaşıp ulaşmadığı ayrı bir stres,
- Düğün yaklaştıkça davetlilerin gelip gelmeyeceği insanı kemiriyor,
- Düğün orgazinasyonu başka bir dünya; mekanın seçmekle bitmiyor,
- Önce uygun bir tarih bulmak lazım, sonrasında ikramlar, süsleme, ses ve ışık, nikah şekeri, pasta, müzik,
- Nikahı kimin kıyacağı, kimin nerede oturacağı, ilk şarkı... Öyle bir uzun liste ki, hani olaydan bihaber biriyseniz evlenmenin ‘E’sini ağzına almazsınız...
Amma velakin, evlenmek istiyorsanız, tüm bu yaptıklarınız öyle bir keyif ki, öyle bir tatlı telaş ki, tadından yenmez. Dışarıdan bakanlar mazoşist olduğunuzu düşünür. Ta ki başına gelene kadar...
Anlacağınız üzere geçen pazar akşamı Suada’da dünya evine girdim. Yanımda olan, olmayan tüm eşe dosta sonsuz teşekkürler.
Darısı herkesin başına...
THE BAR SESSİZ SEDASIZ AÇILDI
Kendi gündemimle meşgulken, Kuruçeşme’deki Ottoman’ın içinde hizmet veren The Bar by Park Şamdan açıldı. Emre Ergani, Ersoy Çetin, Raşit Karakuş ve Celal Çapa ortaklığında...
Şöyle bir ayak üstü uğradım ilk gününde. Tam Boğaz’a yakışır bir yer olmuş. Akşamüzeri ve erkenden sosyalleşmek isteyenler için ideal bir adres olup çıkıvermiş.
İstanbul’daysanız bir akşamüzeri mutlaka uğrayın derim. Ama önceden bir arayın, yer var mı yok mu diye.
AMERİKA SÜRPRİZİ
Gündem evlilik olunca, “Başka kim bu yaz evleniyor?” diyerek araştırma yaptım. Malum Beren Saat ve Kenan Doğulu’nun bu yaz evleneceği konuşuluyordu. Tarih henüz belli olmasa da ikilinin Amerika’da dünyaevine girecekleri dedikodusu geldi kulağıma. Anlaşılan çift, gözlerden çok uzakta olmaya karar vermiş. Saat ve Doğulu çiftine şimdiden mutluluklar diliyorum.
Bu arada düğün ya New York ya da Los Angeles da olacakmış. Benden duymuş olmayın...