Halbuki şahane kararlar almıştım Bodrum’dayken; gece kulüplerinden uzak duracaktım.
Uzun zamandır ihmal ettiğim yemek yazılarıma devam edip, bir güzel gurmelikten dem vuracaktım.
Beylik cümleler bile kurmuştum kendi kendime. Önüme gelen yemekleri öyle bir anlatacaktım ki, ne yapıp ne edip ilk fırsatta siz de oraya gidecektiniz.
Daha uçaktayken pilotun; “Karadeniz üzerinden inişe geçeceğiz, solunuzda iki Boğaz Köprüsü” anonsu ile başıma gelecekleri anlamalıydım.
İner inmez Instagram’a sarıldım ve bizim ekibin geleneksel cuma yemeğinde olduğunu gördüm. Eşimle valizimizi attığımız gibi soluğu Nişantaşı Pipa’da aldık. Ha bu arada sudan çıkmış balık gibiyim. Aylardır şort-terlik dolaşan biri olarak, pantolonu henüz benimseyemedim. Yol boyu cebelleştim.
PİPA’NIN HAREKETLİ ORTAMI
Bodrum’a mayıs ayında gelmiştim; aradan 165 gün geçti ve artık veda zamanı.
Burada yaşananları yaz boyunca anlattım.
Veda ederken gelecek yaz tatil yapacaklara şahane tavsiyelerim olacak. İşte tüm yazı burada geçiren biri olarak, tatil yapacakların hem cüzdanlarına hem de bedenlerine iyi gelecek tatil tüyoları:
* Gerçekten tatil yapmak istiyorsanız, siz siz olun yoğun sezon olan ağustosta Bodrum’a gelmeyin.
* Sezonda uçak biletleri el yakıyor. 100 TL’ye uçmak varken 400 TL vermek neden?
* Otel fiyatları ağustosta iki katı oluyor. Aynı tesise iki katı para vermek hiç akıllıca değil.
* Her yer insan kaynıyor. O kadar kalabalık oluyor ki, plajda uzanacak bir şezlong bulduğunuz zaman, altın bulmuş gibi sevinmek zorunda kalıyorsunuz.
Şahane bir mekan, dekorasyonu süper, yemekleri damakta iz bırakıyor. Öyle bir manzarası var ki, insan bakmaya doyamıyor. DJ ise öyle bir çalıyor ki, kendinizden geçiyorsunuz. Mükemmel bir yerde olması gereken her şeye sahip; gelin görün ki servis yapan garsonlar vasatın çok altında ve fazlasıyla bilmiş.
Patronlar dekorasyon kadar servise de yatırım yapsa, İstanbul dünyanın yemek başkenti olur. Ekibe yatırım yapacak ki, elemanları işin hakkını versin. Öyle mekanlar var ki, bu işi hiç ciddiye almıyorlar. Özellikle popüler mekanlara ilk kez gitmişseniz, vay halinize! Sizi en kötü yerde oturturlar. Kimse yüzünüze bile bakmaz; öylece kalırsınız; kendinize olan güveninizi yitirirsiniz. Lütufta bulunuyormuş gibi servis yaparlar.
* Gerekli gereksiz o kadar çok konuşurlar ki, koşarak mekanı terk etmek istersiniz.
* Yediğiniz, içtiğiniz her şeye müdahale ederler.
* Verdiğiniz bahşişi beğenmezlerse öyle bir bakış atarlar ki, ne demek istediğini çok iyi anlarsınız.
* Verdiği kısa molalar sırasında çar çabuk sigara içerler. Sonra buram buram sigara kokusu ile tüm yemek keyfinizi yerle bir ederler.
* Ter kokan garsonlar ise derhal başka bir iş dalına geçmeli! Tüm mekanların en
Bodrum’un en popüler balık restoranlarından ‘Balıkçı Sait’in D.ream’e geçmesinin ardından İstanbul’a gelip gelmeyeceği konuşuluyordu. Sait için İstanbul’da harıl harıl yer arayan D.ream ekibi sonunda uygun bir yer bulmuş.
Sait, bu kış Ferit Şahenk’in Kuruçeşme’deki yalısında hizmet vermeye başlayacak. Tatilciler Sait’in pahalılığından yakınsa da, burayı hergün tıka basa doldurmuşlardı. Bakalım Sait İstanbul’da aynı şekilde dolacak mı?
NİŞANTAŞI SEZONU BAŞLIYOR
İstanbul, kış moduna çoktan geçti. Nişantaşı’nın favori mekanları ise bugün itibariyle kış sezonuna ‘Merhaba’ diyecek. Nişantaşı’nda yaşayanların buluşma noktası haline gelen Kav Butik ise yenilenmiş haliyle dün itibariyle hizmet vermeye başladı. Cenk Çöteli’nin işletmesindeki mekan, yeni haliyle Nişantaşı’nın yine en hareketli yeri olmaya devam edecek.
SESS bodrum kapandı
İş gereği tüm yaz Bodrum’daydım. Şimdi ise, Kurban Bayramı sonrası İstanbul’a kesin dönüş yapmak için valizlerimi hazırlamaya başladım bile.
Beş günlük bir bayram tatili molasında Bodrum’da olmayı planlıyorsanız, buyrun ekim ayı Bodrum rotasına bakın:
Buralar yaz kalabalığının çok uzağında, sessiz sedasız ve huzurlu...
Bayramın ilk günü Fiko yerine Gümüşlük Mimoza'da yerinizi ayırtın. Saatin nasıl geçtiğini anlamayacaksınız.
Hafta içi birçok mekan iş yapamıyor... Bu yüzden pek çoğu partiler düzenlemeye başladı. Ancak iş o kadar abartıldı ki, neredeyse her gün bir yerde konsept parti vardı.
Mekanlar, tüm konseptleri bitirince kişilere yöneldi. Ünlü isimler partilerde belirli bir ücret karşılığında ev sahipliği yapmaya başladı.
Partilere ev sahibi yapacak ünlü kalmayınca da sosyal çevresi geniş isimlere yöneldiler. Çevresinde 5-10 kişi olanlar bile eğlence düzenler hale gelince, partilere kimseler gitmez oldu. Bir ara parti düzenlemek resmen bir iş dalı haline gelmişti.
Bugün ise firmalar işe el attı. Ama öylesine yapay yapıyorlar ki bu işi...
Partiye basında çıkması muhtemel 3-5 isim çağır, sosyal medya da işi günler öncesinden pompala ki, ortam kalabalık olsun. Hedefleri, ünlü isimler sayesinde markaların medyada yer almasından başka bir şey değil. Peki eğlenceyle uzaktan yakından ilgisi olmayan, kandırmaca partiler nasıl yapılıyor?
* Önce ünlü isimleri partiye getirebilecek bir isimle el sıkışılıyor.
* Bu isim, sosyal medya aracılığıyla yapacağı partiyi bir güzel şişiriyor.
Yazın son deminde İstanbul’un sosyal hayatına dahil oldum. Yaz boyunca İstanbul’dan uzak kalınca, şehrin olağan hallerini bile unutmuşum...Meğer yaşarken ne kadar alışmışız inşaat sesine. Malum, her sokakta eski evler yıkılıp, yenileri yapılmakta. Hiç bitmeyen sesler; devasa kamyonlar, beton araçları ve inşaat önünden geçerken dik dik bakan insanlar. Biraz uzaklaşınca ne kadar rahatsız edici olduğunu anlıyor insan...
NİŞANTAŞI’NDA ENERJİ KALMAMIŞ
Eylül ayı olduğundan mı bilemiyorum ama İstanbul’un en hareketli bölgelerinden biri olan Nişantaşı’nda, gözle görülür bir durgunluk hakim.
Mekanlar kalabalık ama insanlarda hiç enerji kalmamış.
Herkes yorgun, herkes bitkin.
Kimsenin yüzünde tebessümden eser yok. Bir boşluğa bakma durumu söz konusu. Peki insanlar böyle durgun iken, mekanlar ne durumda?
Geçen hafta restoran, kafelerde yaşanan müşteri diyaloglarını yazmıştım.
Bu hafta sıra müdavimlerin mekanlarda neler yaptığına geldi.
Müdavimler, yani daimi müşteriler her zaman kendini ayrıcalıklı görür.
Hatta o kadar ayrıcalıklı görür ki, kendilerini müdavim olduğu yerin sahibi zanneder!
Mekandaki en ufak değişikliği fark eder. Her şeye müdahale etme yetkisine sahip olduğunu düşünür. Nasıl mı? Hadi bakalım müdavimler mekanlarda neler yapıyor, neler...
REZERVASYON NEDİR BİLMEZLER