Görünen o ki 2021 de tıpkı 2020 gibi zor geçecek...
Pandeminin ardından depremler, hortumlar, yangınlar derken, şimdi de ülke olarak sel felaketleriyle karşı karşıyayız. Tabii, bu sıkıntıları tüm dünya yaşıyor, sadece biz değil. Daha Ege’deki yangınların yarası sarılmadan tüm ülke kuzey bölgemizdeki sel baskınlarıyla perişan oldu. Onlarca canı sel sularına kurban verdik. Televizyon başında oturan halkım, gördükleri manzaralar karşısında gözyaşlarını tutamadı…
***
Bölgemizde ise 29 Temmuz’da yaşanan orman yangınlarına destek için yola çıkmayı düşündüm. Ancak bypass’lı olduğumdan kendime güvenemedim. Gitmiş olsaydım, ister istemez gönüllülerle alevlere müdahale ederdim. Ancak yine duramadım, “Hiç olmazsa alevlerin sönmesinin ardından bölgeye gitmeliyim” dedim ve Eren Aka ile yollara düştük.
***
İlk durağımız Milas Ticaret Odası oldu.
Daha kapıdan içeri girmeden iki TIR malzemenin yanaştığını gördük. Ardından Oda Başkanı Reşit Özer ile şoförleri karşıladık. Özer, “TOBB
Mesut Sancak, 2004 yılında İzmir’e geldi.
Bir süre kenti dolaştı, yapıları inceledi ardından İzmir’i cazibe merkezi haline getirecek projeleri düşünmeye başladı.
Bir yakın arkadaşı ile sohbet sırasında kafasındaki projeleri anlattı.
“Ortaya bir eser çıkarmalıyım ki, tüm Türkiye bizi konuşsun” dedi.
Daha sonra isim arayışına başladı.
***
Arkadaşının Folkart önerisi bir anda kafasında şimşeklerin çakmasına neden oldu.
Folk, folklörümüzden gelen hece, art ise sanatı içeriyor.
Normalleşme ile birlikte kendimizi sokaklara attık; kafeleri, restoranları doldurduk, özgürlüğümüze kavuştuk!
Ancak gördüğüm manzara, özellikle de bayram tatili boyunca hiç iç açıcı değildi!
Yine her taraf tıklım tıklım. Ne mesafe, ne hijyen, ne maske, yine bildik görüntüler had safhada.
Vaka sayılarındaki artış da bunun göstergesi.
Her ne olursa olsun, şu üç kurala en az (bana göre) iki yıl daha uymamız gerektiği kanısındayım, bilmem anlatabiliyor muyum?
Pandemi süresince özellikle turizm bölgeleri, büyük sıkıntı yaşadı.
Deprem, deprem, deprem...
Bu kelimeden bıktım.
Maalesef günümüzde herkesin dilinde dolaşıp duruyor.
Depremle yatıyor, depremle kalkıyoruz ülke olarak.
Özellikle son günlerde Kuşadası açıklarında meydana gelen sarsıntılar, vatandaşı yıldırmış durumda...
Son 30 Ekim tarihli depremde, İzmir’de 117 kişi yaşamını yitirmişti.
Cumhuriyet Savcılığı’nın, soruşturma kapsamında 9 binayla ilgili 29 şüpheli hakkında dava açtığını öğrendim.
***
Geçtiğimiz hafta cuma sabahı Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal’ın basın toplantısı için belediyeye gittim.
Pandemiden dolayı genelde bu tür etkinliklere katılmıyorum.
Toplantı öncesi başkanlarla bir araya geliyor, daha sonra gazeteme dönüyorum.
Bayraklı’da da aynı yöntemi izledim.
Sabah erken Başkan Sandal ile buluştum.
Kentsel dönüşümle ilgili yaptıkları ve yapacakları çalışmalarla ilgili bilgi verdi.
Bir futbol sezonu daha tatsız, tuzsuz, seyircisiz sona erdi pandemiden.
Taraftar hasret kaldı takımını çılgınca alkışlamaya, bağırmaya, çağırmaya!
Ama maçlara ara verilmedi, ne olursa olsun devam etti.
Kimi zaman 18 kişilik kadroyu kurmakta zorlandı teknik direktörler, lanet mikroptan dolayı. Yapacak bir şey yoktu. Sahaya en ideal 11’lerini çıkardı hocalar. Sonunda kimi üzüldü, kimi sevindi.
Süper Lig’de Beşiktaş bir puan averajla ipi göğüsledi.
Yıllardır başarıya susamış Fenerbahçe, üçüncülükle yetindi.
Bölgemiz takımı Denizlispor, Akhisarspor, Manisaspor ve Muğlaspor maalesef küme düştü, üzüldük. Ancak, Ege’nin çok sayıda takımı bir üst lige yükselmeyi başardı, üzüntümüzü biraz olsun hafifletti.
Biri 18, diğeri 51 yıldır Süper Lig’e hasret.
Altay ve Altınordu’nun play-off karşılaşmalarının ardından rakiplerini eleyip finale kalması, İzmir açısından önemliydi.
Şimdi, İzmir’in tek ses tek yürek olarak iki güzide kulübümüzün yanında olmasını diliyorum. Çok önemli bir iş çıkardı siyah-beyazlılar ve kırmızı-lacivertliler. A’dan Z’ye tüm yöneticileri, futbolcuları, malzemecileri, aklınıza kim gelirse, kimin emeği geçtiyse alınlarından öpüyorum...
Özellikle Altınordu’nun gencecik çocuklarıyla finale çıkması yıllarca konuşulacak bir olay.
18-20 yaş arası pırlanta gibi futbolcular, kendilerinden yaşça büyük ağabeylerini alt ederek bu noktaya ulaştı.
Yürekten kutluyorum, geleceğin Cengiz’lerini, Çağlar’larını, Mert’lerini.
Merhaba sevgili okurlar...
Bayram tatilinin ardından kaldığımız yerden işimizin başındayız.
Milliyet Ege, yine her zamanki gibi zengin içeriğiyle sizlerin sesi ve kulağı olmaya devam edecek.
Pande-miden dolayı yaşadığımız olumsuzluk bizleri yıldıramayacak.
Haberlerimizle, ziyaretlerimizle ve üreteceğimiz özel eklerimizle yanınızda olmayı sürdüreceğiz.
***
Malum, pandemi sadece bizi değil, tüm dünyayı esir aldı.
Ülke-mizde 44 bin 500, dünyada ise 3 milyona yakın canın yok olup gitmesine rağmen, yaşam sürüyor. Sürmek de zorunda. Ekonomi çarkının dönmesi lazım.