Bir futbol sezonu daha tatsız, tuzsuz, seyircisiz sona erdi pandemiden.
Taraftar hasret kaldı takımını çılgınca alkışlamaya, bağırmaya, çağırmaya!
Ama maçlara ara verilmedi, ne olursa olsun devam etti.
Kimi zaman 18 kişilik kadroyu kurmakta zorlandı teknik direktörler, lanet mikroptan dolayı. Yapacak bir şey yoktu. Sahaya en ideal 11’lerini çıkardı hocalar. Sonunda kimi üzüldü, kimi sevindi.
Süper Lig’de Beşiktaş bir puan averajla ipi göğüsledi.
Yıllardır başarıya susamış Fenerbahçe, üçüncülükle yetindi.
Bölgemiz takımı Denizlispor, Akhisarspor, Manisaspor ve Muğlaspor maalesef küme düştü, üzüldük. Ancak, Ege’nin çok sayıda takımı bir üst lige yükselmeyi başardı, üzüntümüzü biraz olsun hafifletti.
Başta Altay olmak üzere, Manisa Futbol Kulübü, Somaspor, Nazilli Belediyespor ve İzmir’in köklü takımlarından Bucaspor, bir basamak daha yukarı çıktı.
Hele Manisa FK, sezonu çok erken kapattı namağlup şampiyon olarak. Bu başarısıyla Beşiktaş ve Malatyaspor’un ardından tarihe geçti.
Bucaspor ise sezon içinde kıl payı kaçırdığı şampiyonluğu, İskenderunspor finalinde penaltılar sonucunda ulaştı.
Sarı-lacivertilerde dolaylı olarak en mutlu kişi Başkan Cihan Aktaş’dı.
Altyapı ağırlıklı oyuncularıyla büyük iş başardı.
Gönülden kutluyorum Bucaspor’u.
TFF 1. Lig takımlarından Giresunspor ve Adana Demirspor, doğrudan Süper Lig’e yükseldi.
İki İzmir takımı Altay İstanbulspor’u, Altınordu da Samsunspor’u eleyerek finalde karşılaştı. Artık İzmir’in bir şampiyon takımı daha vardı. Zorlu 90 dakikadan Mustafa Denizli’nin öğrencileri, Hüseyin Eroğlu’nun gençlerini 1-0 mağlup ederek Süper Lig yolunu tuttu.
18 yıllık özlem sona ermişti siyah-beyazlılarda.
Alsancak Stadı’nın da yeni sezona yetiştirilecek olması Altaylılar’ı kamçıladı.
Süper Lig’de de başarılar diliyorum İzmir’in efsane takımına...
Bu arada Mustafa Denizli’nin son dönemdeki davranışlarıyla fair-play ödülüne aday gösterilmesinden de mutlu oldum.
Bölgemizin takımlarının kısa bir analizinin ardından, Altınordu’dan bahsetmemek olmazdı.
Kırmızı-lacivertli takımın Başkanı Seyit Mehmet Özkan’a, birkaç görüşmemde, “Takımın Süper Lig’e çıkmasını istemiyormuşsunuz” diye sormuştum.
Özkan da, “Ben yabancı oynatmam, bana Süper Lig’den beş oyuncu göster alayım, çıkayım” demişti.
Nutkum tutulmuştu.
Doğru söylüyordu Özkan, 70’li, 80’li yıllarda olsa bir çırpıda beş değil, 10 futbolcu sayardım. Ama günümüzde takımların hepsi yabancı ağırlıklı, yetenekli Türk futbolcusu sayısını beşe çıkarmam çok zordu.
Neyse, geçmişi fazla kurcalamanın önemi yok.
Biz önümüze, geleceğimize bakalım.
Final maçının ardından doğal olarak Altay’ın şampiyonluğu dillendirildi.
Altınordu’nun 18-20 yaşındaki çocuklarından fazla söz edilmedi.
Bu duruma haklı olarak Özkan Başkan sitem etti. Ama yapacak bir şey yok. Her şey geride kaldı.
Şimdi herkes bu sezon başarılı bir performans gösteren İzmir’in güzide kulübü kırmızı lacivertlilerin yıldız oyuncusu Burak’ın Avrupa’ya gidip gitmeyeceğini konuşuyor.
Çok sayıda Avrupa takımının Burak’la yakından ilgilendiğini gazetelerden okuyoruz.
Ayrıca dokuz yıldır kulübe gönül vermiş Hüseyin Eroğlu’nun durumunu da merak ediyoruz.
Başarılı hocamıza doğduğu memleket Almanya’dan talip çıkmış.
Gerçi 2023 yılına kadar sözleşmesinin devam ettiğini biliyoruz.
Ancak zaman neyi gösterir bilemeyiz.
Şimdi Özkan Başkan’a sesleniyorum.
Sezon bitti, şampiyon olamadınız ancak gönüllerin şampiyonu olduğunuzu sakın unutmayın.
Türkiye sizin başarınızı konuştu.
Geleceğe bakın, yeni yeni projeler keşfedeceksiniz önümüzdeki süreçte.
Siz de bu inanç ve hırs olduktan sonra yine genç yetenekler bulacağınızdan adım gibi eminim.
Her türlü olumsuz söylemlere kulaklarınızı tıkayın.
Önümüzdeki yıl işi biraz daha sıkı tutarsanız, play-off oynamadan Süper Lig’de bulursunuz kendinizi.
Takımınıza yeni kazandıracağınız gençlerle Süper Lig’de de çok canlar yakar, tüm Avrupa’ya sesinizi duyurursunuz.
Yeter ki, inancınızı hiç ama hiç yitirmeyin.
Haydi Altınordu, göster kendini.
Altay’ı, Göztepe’yi Süper Lig’de yalnız bırakma... Yeni sezonda tüm takımlarımıza başarılar diliyorum.