Geçtiğimiz hafta cuma sabahı Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal’ın basın toplantısı için belediyeye gittim.
Pandemiden dolayı genelde bu tür etkinliklere katılmıyorum.
Toplantı öncesi başkanlarla bir araya geliyor, daha sonra gazeteme dönüyorum.
Bayraklı’da da aynı yöntemi izledim.
Sabah erken Başkan Sandal ile buluştum.
Kentsel dönüşümle ilgili yaptıkları ve yapacakları çalışmalarla ilgili bilgi verdi.
Depremden en fazla ilçelerinin etkilendiğini belirtti. Bir taraftan pandemiyle ilgili, bir taraftan yıkılan binalardaki çalışmalarda çekilen sıkıntıları dile getirdi Sandal.
Evi yıkılan vatandaşların ne yapacağını şaşırdığını, nasıl bir yol izleyeceğini bilemediğini kaydetti.
Kendilerinin belediye olarak gerekli yardımlarda bulunduğunu, sık sık da depremzedeleri ziyaret ederek, bir ihtiyaçları olup olmadığını sorduğunu söyleyen Sandal, bu süreçte işin sonuna geldiklerini dile getirdi.
En büyük sıkıntının kredi olduğunu, çoğu kişinin emekli maaşından başka bir geliri bulunmadığını ifade eden Bayraklı Belediye Başkanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan bir talebi olduğunu belirtti.
Riskli yapıların yıkılıp yeniden inşa sürecinde iki yılı ödemesiz, 18 yıl sıfır faizli kredi uygulamasının deprem bölgesindeki riskli tüm yapılar için de geçerli olması için Cumhurbaşkanı’na çağrıda bulundu.
Deprem sonrası süreçteki çalışmaları değerlendiren Sandal, belediye olarak görevlerini eksiksiz olarak yerine getirdiklerini, yüzde birlik faizin vatandaşa ağır geldiğini, sorunu Cumhurbaşkanı’nın çözebileceğini belirtti.
Benzer sıkıntıyı ben de yaşıyorum, evimin sağlam olmadığına inandığım için kentsel dönüşüme gitmek istiyorum.
Süreç devam ediyor.
İleride neyle karşılaşacağımı bilemiyorum.
Devletin verdiği 200 bin lira kredinin yetmeyeceği için artırılmasını, faizlerin vatandaşın ödeyebileceği şekilde aşağı çekilmesini diliyorum.
Yaptıkları yardımlarla esnafın bir nebze olsun rahatlamasını sağlayan Cumhurbaşkanı’nın, konuyu kısa sürede çözüme kavuşturacağını umuyorum.
Artık ölüm haberi almak istemiyorum!
Son zamanlarda aldığım ölüm haberleri, beni derinden yaraladı.
İnanın, yaşamını yitiren, hastanelerde tedavi gören akraba ve arkadaşlarımın sayısını hatırlamıyorum.
Ne oldu bu iki yılda, anlamadım gitti!
Kimisini depremde, kimisini Kovid’den, kimilerini de amansız hastalıklardan kaybettik.
Amansız hastalık benim tabirimde kanser.
Bu kelimeyi hiç ama hiç kullanmak istemem, nefret ederim.
Geçen hafta içinde önce Tercüman Gazetesi’nden arkadaşım Memduh Zaptikar, eşi Nermin Zaptikar’ı yitirdi.
Mekânı cennet olsun, kardeşime de başsağlığı diliyorum.
Ardından, yıllarca Güneş Gazetesi’nde birlikte çalıştığım CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel’in eşi, Ziynet Sertel’in ölüm haberiyle sarsıldım, çok üzüldüm.
Ziynet’i Çamdibi’nden tanırım.
Babası Mustafa Ağabey, bakkal dükkânı işletirdi.
Çoğu zaman alışverişimizi veresiye olarak buradan yapardık.
Ziynet de dükkânın üstündeki evde otururdu.
Gençlik yıllarından tanırım kendisini.
Ama bu kanser, bir çiçeği daha bu dünyadan kopardı.
Geride gözü yaşlı eş, iki çocuk ve torunlar bıraktı.
Diyecek fazla bir şey yok.
Dünyanın kanunu bu, biri doğuyor, biri ölüyor.
Atila Sertel ve geride kalanlara sabır diliyorum, başınız sağ olsun.
Nurlar içinde yat Ziynet Sertel...