Geçen günkü yazımda üniversitelerde meydana gelen öğrenci olayları hakkında bazı noktalara dikkat çekmiş ve bizzat sahip olduğum gözlemlerin bir kısmını paylaşmıştım. Ardından da bazı sorulara yer vererek yazıma son vermiştim.
Bu sorulardan biri, öğrencilerin talepleri ile ilgiliydi. Biber gazı, cop ve saçlarından tutularak yerlerde sürüklenen kız öğrencilerin görüntüleri ile kamuoyunun haberdar olduğu olaylarda yer alan öğrencilerin tek bir talebinin olduğu söylenemez. Üniversitede protesto yürüyüşü ve toplantısı yapan öğrencilerin talepleri ve grupları farklı farklıdır.
Bazen yemek fiyatlarının artışı, bazen çeşitli fakültelerden formasyon hakkının kaldırılması gibi konular protestonun nedeni olabiliyor. Bazen de öldürülen gençlik liderlerini anmak ve polisi protesto etmek için yürüyüş yapılabilmektedir. Öte yandan farklı ideolojik eğilimde olan ve daha çok Kürt sorunu konusunda örgütlenmiş olan gruplar ise açlık grevlerinden sınır ötesi operasyonlara kadar çeşitli siyasal olaylar üzerinden gösteri yapabilmektedirler.
Ancak konu ve grup ne olursa olsun, bu olaylar da göstermektedir ki, bu türden toplumsal olaylar karşısında polis çok kolay bir şekilde şiddete başvurabilmektedir. Sosyal hayatımızın birçok alanında şiddete meyilli bir kültürel yapımızın olması da uzlaşma, diyalog ve hoşgörü tavrını etkisiz kılmaktadır. Bunu polisin tutumunun yanı sıra protesto eyleminde bulunan grupların tutumunda da görebilmekteyiz.
Gelelim ikinci soruya. İzmir’de çok sayıda üniversite olduğu halde neden bu olaylar sadece Ege Üniversitesinde meydana gelmektedir? Öğrenci sayısı daha fazla olan Dokuz Eylül’de niçin öğrenci olayına rastlanmamaktadır?
Birçok nedeni var. Ege Üniversitesi bölgenin en eski üniversitesidir. Şimdikiyle kıyaslanamayacak kitlesel öğrenci hareketlerine ev sahipliği yapmış bir geleneği vardır. Ege Üniversitesi şehirle iç içe bir kampuse sahiptir. Herkesin kolaylıkla girip çıktığı ve hatta içinde metro durağı olan bir yerdedir.
Ayrıca sosyal ve siyasal olaylara daha fazla ilgi duyma potansiyeli olan öğrencilere sahip felsefe, sosyoloji ve İletişim Fakültesi gibi bölümleri vardır. Nitekim öğrenci hareketlerinin neredeyse İzmir merkezi Edebiyat Fakültesi ve İletişim Fakültesi‘nin önüdür.
Merkez burası olunca protesto toplantısı ve yürüyüşleri için diğer üniversitelerden öğrenciler de burada toplaşır. Hatta şehrin değişik kesimlerinden, öğrenci olmayan çok sayıda kişinin de buradaki eylemlere katılması neredeyse sıradan bir görüntüdür.
Olup bitenleri, sadece tarafı olarak değil de farklı boyutları ile görebilmek için bunları bilmek gerekiyor.