Gerçekten birçok olayda işimizin çok zor olduğunu düşünüyorum. Amacım karamsarlık üretmek değil. Ama hayatın birçok alanında işleri gereksiz yere zorlaştırdığımızı düşündüğüm için bu yargıya varıyorum.
Üniversiteyi, yerel siyaseti (bilhassa CHP’yi) ve belediyelerdeki işleyişi belli ölçüde yakından izleyen biri olarak, işlerimizi zorlaştırdığımızı düşünmekteyim. O kadar çok olaya tanık oluyorum ki, akıl ve sağduyu ne işe yarar diye düşünmeden edemiyorum.
Pazar günü Karabağlar Belediyesi’nin düzenlediği panelde yöneticiydim. Panel nikâh salonundaydı ve saat on dörtte başlayacaktı. Ama bir saat sonra da nikâh varmış. Salon dolup taşmıştı. Konuşmacı olarak salona gelmekte geciken Yalova milletvekili ve CHP Grup Başkan Vekili Muharrem İnce, Belediye Başkanı ile yarım saat geç gelince önce protesto edildi, ardından da çılgınca alkışlandı.
Muharrem İnce, salonu dolduran kalabalığın beklediği gibi AKP ve Başbakan’ı sert ifadelerle eleştiriyordu. Konuşmasının bir yerinde Başbakan’a cevaben “Esat’ın da canı cehenneme, Obama’nın da canı cehenneme, Erdoğan’ın da canı cehenneme” deyince alkış ve coşku doruğa ulaşmıştı.
Zor da olsa yetkililerin uyarısı üzerine panele nikah arası verdim. İzleyenler saatlerce bu konuşmayı dinleyebilirlerdi.
Nikah sonrası salona tekrar döndük. Diğer konuşmacı Prof. Dr. Meltem Dikmen Canikoğlu, çok sert tonda ve ideolojik bir konuşma yaptı.
Canikoğlu, Muharrem İnce ve Belediye Başkanı hakkında o kadar ağır sözler söyledi ki, içimden “eyvah” dedim doğrusu. Panelin ikinci bölümünde salonu terk eden İnce ve belediye yönetimini nezaketsizlikle eleştirince ne oldu biliyor musunuz? Alkıştan kıyamet koptu.
Az önce İnce’yi büyük coşkuyla alkışlayanlar şimdi de O’nu hem nezaket hem de siyaseten çok sert eleştiren bir konuşmayı da aynı heyecan ve destekle alkışlıyorlardı. “Alkışlamayın” diye uyardı Caniklioğlu izleyenleri, “Sizi eğlendirmeye gelmedim.”
Prof. Dr. Caniklioğlu’nun sözünü de kesemedim. Hem kendisi doluydu hem de izleyenler mutluydu.
Sonrasını anlatmak çok zor. “Tekrar nikah var, bitirelim” deyince, salonda neredeyse isyan çıkacaktı. “Hocam sen de konuş, çıkmıyoruz” diyenler oldu. Konu “89. Yılında Cumhuriyet ve Demokrasi” idi. Ama inanın söyleyecek sözüm yoktu.